Ayrılığın İlk Günleri– Duygusal Düşüş

1 Ocak 2021

“Bugün feci derecede özlüyorum onu.

Bana çok kötü davranmıştı. Arayıp sormamıştı. Hatta bana şiddet bile uyguladı. Nasıl da o gün arabada sinirlenerek elini yumruk yapıp kafama hızla savurmuştu. Ama hiç birini hatırlamıyorum sanki. Hatırlamıyorum. Beni hiç ilgilendirmiyor. Umutsuzca onu arıyorum. Umutsuzca onunla birlikte olmak istiyorum. Bugün arasa, giderim. Bugün arasa, koşa koşa onunla birlikte olurum.

Neler oluyor bana?

Kimliğimi, kişiliğimi kaybediyorum sanki. Böyle giderse kendimden nefret edeceğim. Ama ne yapabilirim? Çok zayıfım. Çok ama çok zayıfım.”

BÜTÜN VÜCUDUM ONU İSTİYOR

“Sanki hücrelerim onu özlüyor gibi. Of, dayanamayacağım.”

Genç kadın umutsuzca kanepeden kalkarak mutfağa doğru yöneldi. Saat henüz öğleden sonra 3’ü gösteriyordu. Şarap içmeyi düşündü ancak alkol almak için uygun bir saatte değildi. Başını iki yana salladı. Hem zaten alkol bedenine iyi gelmiyordu. Buzdolabının kapağını kapatarak mutfakta hemen yan taraftaki erzak dolabının kapağını açtı. Boş gözlerle raflarda gezindi.

Hafifçe gülümseyerek aradığı şeyi buldu. Elini uzatarak bir gün önce almış olduğu çikolatalı keki paketiyle çıkarttı. Kese kağıdını buruşturup atarak hızla kekten kocaman bir lokma ısırdı. Şekerin dilinin üzerinde gezinirken verdiği haz biraz olsun genç kadını rahatlatmıştı.

Usulca kahve yapmaya koyuldu. Bir yandan da salondaki kanepeye, battaniyesinin altında yeniden kıvrılmak üzere gitmek için acele ediyordu. Sanki tüm bedeni uyuşmuştu. Ancak bir türlü kendini toparlayamıyordu. Eski benliği ile şimdiki kadın arasında dağlar kadar fark vardı. Her şey yolunda diye düşündüğü dönemlerde, hiç olmazsa haftada birkaç kez yürüyüş yapardı. Enerjisi daha fazla olurdu.

Kahve makinesinin sinyalini duyduğunda çoktan browny’nin yarısını gövdeye indirmişti bile. Pakette olan tüm browny parçalarını tabağa yerleştirerek kahvesini fincana doldurdu. Acele adımlarla kanepeye yöneldi. Battaniyesinin içine yerleştikten sonra sıcak sıvıyı yudumlamaya koyuldu.

Vücudu sanki üşüyordu. Dikkatlice bedenini inceledi. Hasta oluyor, bir grip başlangıcında bulunuyor gibiydi. Neler oluyordu böyle? İki gün önce hiçbir şeyi yoktu. Üşütmemesine, hatta dışarı bile çıkmamasına rağmen, tüm eklemleri ağrıyor, sırtı ürperiyor, beyni mutlu olabilmek için bir şeyler arıyordu.

Kendisini kanepeye bıraktı. Browny bittikten sonra, telefonunu eline aldı. Ve umutsuzca sosyal medyayı açtı.

SOSYAL MEDYADA TAKİP

Pazar günleri çok fazla hareketi olmuyordu. Zaten cuma akşamı ayrılmışlardı. Cumartesiyi acı çekerek, ancak onu cezalandırma arzusu ile geçirmişti. Oysa bu sabah, derin bir pişmanlık duyuyordu.

“Bu özlem geçmeyecek!”

Instagram sayfasını açarak genç adamı incelemeye başladı. Neyse ki kendisini henüz engellememişti. Bunu fark eder etmez, içinde gizli bir umut doğmaya başladı.

“Eğer beni engellemediyse, o da barışmayı istiyor.”

Ve takip başladı. Genç kadının tüm dikkati, odağı ona gidiyordu. 10 dakikada bir eline telefonu alıyor, onun sayfasına girerek başka bir kadın, farklı bir mekan ya da yeni bir arkadaş eklenip eklenmediğini kontrol ediyordu.

Öte yandan WhatsApp her zamanki gibi takibindeydi. Ne zaman online olsa, hem umutlanıyor, hem de şüpheleniyordu.

Üstelik tüm bu araştırmaların sonucunda herhangi bir sonuç, bilgi elde edemiyordu.

Canı çok ama çok yanıyordu. Umutsuzluk içinde başını iki yana salladı.

“Yarın nasıl işe gideceğim?”

NEDEN BÖYLE HİSSEDİYORUZ?

Sevgili Dostlarım, bir ilişkiden ayrıldığımızda, tam bu safhada, eğer bağımlı bir karaktersek, bir dizi operasyon başlar.

Endişe, kaygı, kaybetme korkusu hissetmeye başlarız. Bu ne demektir? Beynimizde çocukluk ya da ergenlik yaralarımızdan, anılarımızdan kalma bazı öğretiler ve düşünceler vardır. Örneğin, beni kimse böyle sevemez. Bende bir hata var. Şimdi başkasını bulamam ya da ben çok şanssız biriyim, hata bende, ben alttan almalıyım gibi… Yani bu tip pek çok olumsuz düşünce, beyniniz tarafından otomatik üremeye başlar.

Düşünceler, neurotransmitters tarafından bel kemiğinizden inerek böbrek üstü bezlerinize sinyal verir. Ve bu sinyal, adrenalin ve kortizon üretmenizi sağlar. Bu hormonların her ikisi de aslında sempatik sinir sisteminizin aktivasyonu demektir. Yani eğer taş devrinde yaşıyor olsaydınız, bir aslanın sizi kovalaması sırasında aktive olacak bir kaç kurtul ya da saldır sistemini devreye sokuyorsunuz. Hem de sadece kaybetme korkusu ya da gelecek kaygısı ile… Bu hormonlar da size ekstra kaygı ve endişe, özlem ve mutsuzluk, acı ve korku hissettiriyor.

Taze olarak bu hisler başladığında, siz bazı hareketler yapmaya davranış modelleri yapmaya başlarsınız. Örneğin onu aramak, ya da sosyal medyadan takip etmek, gereksiz mesajlar atmak, alttan almak, taviz vermek, üzülüp kendini yemeğe vermek gibi. Bunlara başvurduğunuzda, beyin yeniden benzer düşünceler üretir. Ve bu davranış modeli bir otomatik pilot haline gelir. Artık beyniniz değil, bedeniniz size hakim olmuştur.

HER PROBLEM İÇİN 4 BEDENDEN ŞİFALANMAK GEREKİR

Bu ne demektir?

Fizik bedenimizde yukarıda bahsettiğim durum yaşanır. Ancak sadece ilaç almak, hormonları ya da duyguları bastırmak, ya da pozitif düşünmeye çalışmak size yardımcı olmayacaktır. Düşüncelerinizin gücü, ne yazık ki duygularınızın gücünden çok çok daha küçük ve kısıtlıdır.

Duygusal bedende ise SUÇLULUK, PİŞMANLIK ve ÖZLEM duymaya başladınız. Bunun da çeşitli sebepleri olabilir. Örneğin, aile yapınızı ele alalım. Bu genç kadında, baba, anneye narsistik kişilik bozukluğu ile kötü davranmış, aşağılamış, anne ise sürekli alttan almıştı. Bu yüzden, anne, çoğunlukla kızını da küçükken babasının öfkeli, aşağılayıcı, duygusal şiddet içeren davranışları karşısında, durumu kurtarmaya, alttan almaya, babayı hoş tutmak için çeşitli tavizler vermeye zorlamıştı. Anne, bunun doğru olduğunu düşünüyordu.

Ancak genç kız, yetişkin bir kadın olduğunda, her çıkan problem ile kendisinde suç aramaya başlıyordu. Bunu adet edinmişti. Ve düşünerek bundan kurtulamıyordu. Üstelik iş hayatında gayet mantıklı ve güçlü bir kadın olarak bilinirdi.

Pişmanlık ise, kendinde hata aradığı için, keşke şunu yapmasaydım, böyle demeseydim yoksa bitmezdi gibi aslında gerçekçi olmayan bazı düşünceleri beraberinde getiriyordu.

Elbette herkesin suçlu ya da pişman hissetmesi için farklı sebepleri vardır. Farklı aile yapılarından da çıksanız, bir ilişki bağımlılığınız varsa, bir yerlerde bu duygular muhakkak vardır.

Diğeri ruhsal bedendir. Ruhsal bedenin, bağımlı olmanıza katkısı, Hayata dair, Ölüme dair, Erkeklere dair, Kadınlığa dair, Allah’a dair içsel ve en gizli, hatta derin duygusal belleğinizde saklanmış şüphe ve inançsızlıklarınız ile oluşur.

İnanmamak çok zordur. İnanç, pek çok kişiyi bağımlılıktan kurtarır. Ancak inancı körü körüne değil, çok farklı bir düşünce tarzı ile aşabiliriz. İlerleyen yazılarımda, sizlere bu formülleri tek tek vermeye devam edeceğim.

BU SAFHADA NE YAPMALIYIZ?

Uzun uzun topraklama yapmanızı öneriyorum. Bize gelip bireysel koçluk alamayanlar, Haydi Kavuş Artık adlı kitabımda uzun bir açıklama bulabilirsiniz. Bu kitabı internetten de ısmarlayabilirsiniz.

2 Temmuz 2019 tarihli IGTV videomda da tarifimi, izleyebilirsiniz.

Topraklama, içerdeki tüm duygulara tek tek ve detaylıca yapılmalıdır. Bu duygular nelerdir?

  1. Ona öfke.
    2. Kendine öfke. (Nasıl hala ondan kopamıyorum diye)
    3. Özlem (Onunla neler yaşamak içinde kaldı? Hangi durum ve duyguları yaşamayı özlüyorsun)
    4. Neleri yaşayamadın? Neler içinde kaldı?
    5. Acını da topraklamalısın.

Bu safhada, suçluluk pişmanlık gibi konulara henüz girmeyin. Yaşamayı düşündüğünüz şeyler ise listelenmesin. Sadece duygusal tepkisi verilsin. O kadar. Bir liste yaparsanız, hiçbir işe yaramaz. Tam ters etki yapar. Lütfen bu uyarımı dikkate alın. Ya da bizlerden bireysel yardım alabilirsiniz.

MEDİTASYON

Minik bir meditasyon yapabilirsiniz. Bu meditasyonu sadece ve sadece topraklamayı doğru yapanlar ve duyguları çok hafifleyenler uygulasın.

Uzanın. Gözlerinizi kapatın. Derin ve yavaş nefesler alın ve verin. Tüm kaslarınızı gevşetin. Hayalinizde onu görüntüleyin. Topraklama sırasında sizden çıkan en önemli birkaç cümleyi ona içinizden söyleyin. Sanki onun yüzüne söylüyormuş gibi. Onun hayalinizdeki tepkisini kontrol etmeden izleyin.

Sonra kalbinizden ışık topu ile sevgi oluşturun. Ve onun kalbine doğru ışığı uzatın. Kalpten kalbe bağ oluşsun. Sadece sevgi bağı.

Ve sonunda çözümü Rabbinize bırakın. Yani İlahi güce bırakın. O yönetsin. Siz sadece sevgi yollayın. Ve ayağa kalkın.

Bir bağımlı iseniz, bu çalışmayı sadece 3 kez yapabilirsiniz. Daha sonra bağımlılığınızı tetiklemeye başlayacaktır.

Ancak ondan sonra başka işlemler uygulamalısınız.

EĞER YARDIM ALACAKSANIZ

Eğer bizden yardım talep ederseniz, tavsiyem, Duygu Sökümü ve Tohumlama ve Flört ve İlişkilerin Matematiği workshoplarının yanı sıra, 21 Günde Olumsuz Duygu ve Düşüncelerden Kurtulmak adlı workshopa katılmanızdır.

Bu safhada daha ağır eğitimler size fazla gelir, kalhop/21-gunde-duygu-ve-dusdıramazsınız.

Eğer bireysel yardım alırsanız, konforunuz artacaktır.

Yazının devamı gelecek.

Takipte kalın.

Sevgilerimle,

Seda Diker