Düşüncelerini Değiştir, Geleceğin Değişsin

22 Mart 2020

Haydi gelin, biraz düşünce değiştirmek hakkında bilim ne söylüyor beraber bakalım.

Hem hocam hem de tüm dünyada geçerli onun kurumsal dünyada resmi danışmanlığını yaptığım, Nörobilimci, yazar ve eğitmen Dr. Joe Dispenza’nın “Düşüncelerini değiştir, geleceğin değişsin” konusundaki görüşlerini sizlerle paylaşmak isterim.

BEYİN, GEÇMİŞİN KAYDIDIR

Beyin, geçmişin kayıtlarını tutan bir kutudur. Sabah uyandığında, ilk düşüncelerine bir bakalım.,

“Of, yine işe gideceğim. Zaten müdürüme gıcık oluyorum. Bir de o sinir olduğum çalışma arkadaşımızı görmek sinirlerimi bozuyor.”

“Bugün proje sunumum var. Hiç canım yataktan kalkmak istemiyor. Ama toplantıda herkes beni bekler şimdi”

“Ahmet beni hala aramadı. Acaba beni istemiyor mu?”

“Zaten benim ilişkilerimde bir tuhaflık var. Kesin bu da bozulacak.”

Eliniz telefona gider. İlk önce Instagram paylaşımında kaç kişiden beğeni aldığına bakarsın. Sonra Facebook ve Twitter’ı gözden geçirirsin. Daha sonra maillerine bakarsın.

Yataktan kalkarken yine aynı şekilde sıkıntılı, huzursuz bir hissi taşıyarak banyoya, mutfağa, çaya, kahveye yönelirsin. Dr. Joe Dispenza ve yapılan bilimsel araştırmalara göre, tüm düşüncelerin GEÇMİŞTE YAŞAMIŞ OLDUĞUN bir duruma, deneyime bağlı taşıdığın duygudan kaynaklıdır. Yani beyin aslında müdürünü her düşündüğünde, onunla ya da çocukluk anısındaki otorite figürü ile yaşadıklarının duygusunu taşıyor. Beyin, referanslarını geçmişten alır.

Ancak, onu değiştirebileceğini önermez. Bilmez.

SUÇLU ONLAR, BEN DEĞİLİM

Bazı kişiler bu tip duygu ve düşüncelere yakalanıp ömür boyu tekrar ederler. Yaşadığın olayın duygusu ne kadar kuvvetliyse, o derece kişi karşısındaki kişiyi ya da dış dünyayı suçlar. Ve odağını dışardaki kişiye ya da olaya çevirir. Onun bir resmini çeker. Ve beyninde dondurur. İşte bu HATIRA haline gelir. Bu tanıdık bir durum olduğu için, o hafızada bulunan resimlere ve onların duygularına göre hareket etmek kişiye konforlu bile gelmeye başlar.

Acı çeksek dahi bildiğimiz yerde kalmak, yeniliğe gitmekten daha konforludur.

HATIRALARININ %50’Sİ GERÇEK DEĞİLDİR

Bunu biliyor muydunuz?

Biz insanlar, farkında bile olmadan yaşanan duyguyu tekrar tekrar hissedebilmek içgüdüsüyle, yaşanan gerçek anıyı zaman içinde süsler ve değiştiririz.

İyi de bunun ne gibi bir zararı var?

Hiç yaşamamış olduğumuz bir şeyin esiri olarak ömrümüzü tüketebiliriz.

Bu da bizim duygulara da bağımlı olduğumuzu gösterir. Hatta daha da ileriye gidelim ve şöyle söyleyelim:

Bildiğimiz konfor alanımıza bağımlıyız.

İşte bu yüzden, bizi konfor alanımızda tutsun diye her gün cep telefonumuz, eski ama işe yaramayan sevgilimiz, bizi mutsuz eden ilişkimiz, sosyal medyadaki takipçilerimiz, aynı kahve, aynı saatte çay, ve hatta sigaramıza tutunuruz.

Düşüncelerini değiştir, geleceğin değişsin

Öyleyse, bilimin bizim için ürettiği bilgilere göre nasıl değişim sağlanabilir?

Beyni ve bedeni, sinir ağlarını inceleyen bilim adamlarının vardığı formül şu:

Değişebilmek için 3 şeyden daha büyük olduğumuzu hatırlayacağız:

  1. DIŞ ÇEVREMİZDEN
  2. BEDENİMİZİN OTOMATİK PROGRAMLARINDAN
  3. ZAMANDAN

daha büyüğüz.

Her bir kavramı ayrı ayrı anlatacağım. Ancak bunların nasıl uygulanabilir olacağını ise benim kendi teknik ve yöntemlerimde bulabilirsiniz.

DIŞ ÇEVREDEN DAHA BÜYÜKSÜN

Bu ne demektir? Senin etrafında gördüğün müdür, iş arkadaşların, aşık olduğun insan, annen ve baban sana bir duygu hissettirir. Örneğin, öfke, hırs, kıskançlık gibi duygular hissedince sizi geçmişteki bilinçaltına gömdüğünüz anılara bağlar. Ve her gün aynı tepkileri vermeye devam edersiniz.

Bazı durumlar da size aynı duyguyu yaşatır. Günümüzde de içinde bulunduğumuz corona virüs salgınında yaşadıklarımız buna bire bir örnek oluşturur. Örneğin, bir virüs salgınını duyduğumuzda, toplu bilinçteki eski veba salgınları aklımıza gelir. Korkumuz gereğinden fazla olur. Abartılı tepkiler veririz. Ölüm korkumuz tetiklenir. Bir deprem ya da bir savaş haberi duyduğumuzda, eski nükleer felaketler ya da dünyanın sonu senaryoları aklımıza gelir.

Tüm bunların içinde, düşünce ve duygularının gerçek olmadığını, geleceğini kendinin belirleyebileceğini hatırlamalısın.

Çevresinden büyük olmak budur.

Çevredeki olayların sana duygu hissettirmesi, bir sonraki günündeki geleceği aynı şekilde yaratman demektir.

O zaman çevrenin kurbanı olarak yaşarsın.

BEDENİNDEN DAHA BÜYÜKSİN

Düşünceler beynin diliyse, duygular bedenin dilidir. Bedeninden daha büyük olmak demek, içinde yerleşmiş ve otomatik programdan sana yüklenen duygularını aşman ve kalıcı olarak dönüştürmen demektir. Bunun için adım adım yöntemlerimi incelemenizi öneririm.

Ancak her işin başı, bu otomatik programdan gelen duyguyu ciddiye almayıp dış dünyaya tepki vermeyi kesmenizdir.

ZAMANDAN BÜYÜK OLMAK

Burada, geçmişin anılarından ve geleceğin kaygılarından uzak yaşamak kast ediliyor. Ancak nasıl?

Bu konuda sizlere yardımcı olacak en önemli şey, bir bütünsel çalışma içerisinde konuya özel meditasyonlar yapmaktır.

Lütfen sitemdeki örnek meditasyonlarımı, sosyal medya üzerinden yapacağım canlı yayınlardaki meditasyonlarımı kaçırmayın. İlk Instagram canlı yayınım 23 Mart Pazartesi akşamı, hepinizi beklerim.

Duygu sökümü hakkındaki yazılarımı da buraya tıklayarak okumaya başlayabilirsiniz.