Epifiz Bezi İle Bilinç Altı Programlarından Kurtulmak

22 Mart 2020

Hiç düşündünüz mü?

Hayatınızda tekrar edip duran bazı kısır döngülerden çıkabilmek için bilinçaltı çalışması yapılıyor. Ancak belki de çok daha hızlı ve etkili bir yöntemle bunlardan çıkıp kurtulmak mümkün.

Öyle aylarca yıllarca kurtulmaya çalıştığınız bir kısır döngüden, çok daha hızlı bir şekilde epifiz bezi yöntemlerini kullanarak nasıl dışarı çıkarsınız?

Haydi gelin bunu konuşalım. Ve biraz da bilim dünyasından destek alalım. Her konuştuğumuz yöntemi, bilimsel bir baza oturtalım.

İRADENLE KURTULAMADIĞIN DURUMLAR

Beyin, geçmişin kayıtlarını tutan bir organdır. Şimdi bilinçaltı kayıtları yüzünden duygu ve düşüncelerimizin mahkumu olduğumuz bir durumu ele alalım.

Diyelim ki sürekli aldatılıyorsun ya da hiçbir ilişkin güven vermiyor ve çabucak bitiyor. Bunun için dış dünyayı suçlayabilirsin.

“Seda, günümüzde artık doğru dürüst bir erkek kalmadı. Kadınlara da güven olmuyor, birbirinin erkeğini çalıyorlar. Artık bıktım ve bir ilişki kurmaya çalışmaktan vaz geçiyorum.”

Bu cümle son derece tehlikelidir. Çünkü dış dünyamızdaki olayları bizim bedenimizdeki bilinçaltı programlarımız olduğunu unutuyoruz. Böylelikle onun kurbanı olarak yaşayıp öleceğiz demektir.

Ya da farklı bir bakış açısı getirelim. Bakalım nörobilimciler, psiko nöro immunolojistler bu konuya nasıl bakıyorlar.

  1. DÜŞÜNCELER HORMONLARI AKTİVE EDER

Evet. Erkeklere güven olmaz düşüncesi beynimde dönüp duruyor. Peki neden olabilir? Çünkü beyin, 0-7 yaş aralığında kendinin bile hatırlayamadığı, ancak henüz mantığım oluşmadan önce etraftan duyup kaydettiğim yargıları hala tutuyor. Her bir yargıyı güçlü bir duygu kayda alır. Korku, keder, suçluluk, utanç gibi… Bir de ergenlik çağında tam cinsel kimliğimi tanımaya başlarken kayıt tutarım. Yine aynı sebeplerle…

Bu kayıtlar beyinde aynı duyguyu çağrıştıran olaylar yaklaşmaya başladığında, örneğin bir erkek bana yaklaşırken, düşünce ve yargıları üretmeye başlar.

Bu kez, düşünceler, nöropeptidler vasıtasıyla, hormon merkezlerimizi uyarır. Örneğin böbrek üstü bezlerimi uyarabilir. Orada adrenalin ve kortizol salgılarız.

Yumurtalık bezlerime giderse, daha çok seks yapmak ya da seksten kaçınmak gibi duygular ürer. Örneğin en sık rastlanan durum, seks arzusunu artıran hormonlar ürerken, korku sebebiyle seksten kaçınmaya çalışıp kendimizle çelişiriz. Bedenimizdeki her ikilem, bizi acı çekmeye zorlar.

  1. HORMONLAR DUYGU ÜRETİR

Adrenalin öfke ve saldırganlık, kortizol belki de saklanma isteği, daha alt enerji merkezlerimiz olan pankreas, yumurtalık bezlerinin olduğu yerlerde, öfke, kontrol etme arzusu, nefret, panik seks yapma arzusu doğurur. Bu duygular ise bizi bazı davranışlara iter. O davranışlara EGO ya da NEFS diyoruz.

  1. DAVRANIŞ / EGOLAR BENZER YENİ DÜŞÜNCE ÜRETTİRİR

Ne yazık ki, beyin bedeni izler. Eğer egomuza el sürer de duygusal tepkisel davranışlara baş vurursak, beyin bu düşüncenin tuttuğunu düşünerek, yeni benzer düşünceler türetir. Aynı düşüce, aynı şekilde hormon ve duygu üretmeye devam edecektir.

İşte bu bir kısır döngüdür.

BEYİN OTOMATİK PİLOTA ATMAYI SEVER

Beynimiz her şeyi düşünerek ayrı ayrı yönetseydi, toplam hayat enerjimizin %40’ını harcayacaktı. Bu oldukça yüksek bir seviyedir. Sırf bu yüzden, tekrar eden düşünce – hormon – duygu döngüsünü gördüğünde onu otomatik programa atar. Böylece bir robota dönüşürüz.

Robota dönüşme sebebimiz, artık kontrol merkezinin beyinden BEDENE geçmiş olmasıdır. Otorite bedendir. Artık “Vaz geçtim. Ben çok iyi bir ilişki istiyorum” dediğimizde beden sürekli aldatan ya da ilişkiden kaçan erkeklere hormon salgılayacak, diğerlerinden hoşlanmayacaktır.

EPİFİZ BEZİNİN ROLÜ

Elbette bunun için pek çok anıya gidip aylarca yıllarca üzerinde çalışarak, analiz ederek, geçmişteki hatta geçmiş yaşamlarımızdaki sebepleri bularak da arınabiliriz. Ancak duyguları tam olarak sökemediğimiz için, gerçek hayatımızda değişimin sonuçlarını göremiyoruz.

Epifiz ise, bir tekniği içeriyor. Sadece nefesler yoluyla ya da meditasyonlar yoluyla olacak bir şey değildir. Üstelik çok ehil ellerde uygulanması gerekir. Yan etkilerinden sakınmak gerekir. Ve bu uygulama yapılırken oluşabilecek sıkıntı ve huzursuzluk hisleri ya da hayatınızdaki çalkantılar ve ürkütücü olaylar sebebiyle gerçekten bu işi bilen birisi ile birlikte ve rehberlik alarak hareket etmek gerekir.

NASIL BİR YÖNTEM UYGULAMALI?
  1. Öncelikle 30 günlük bir challange dediğimiz, kendi duygu ve düşünce kısır döngümüze meydan okumaya başlamalıyız. Bunun bir tekniği var elbette. Yol boyunca oluşabilecek tüm sıkıntı duygu ve düşünceleri sökerek ve dönüştürerek, kendi başınıza da uygulayabileceğiniz bir yöntemi sizlere uygulamak gerekiyor.

Bu ne demektir?

Bir hedefim var. Sağlıklı ve aşk dolu bir ilişki yaşamak. Bunun için kendi otomatik programımı silmeliyim. Ve bunun için çok detaylı uğraşmamalıyım. Tüm konuyla ilgili olayları anıları tek tek incelemek ve içinde uzun zamanlar harcamak istemiyorum.

Öyleyse, amacıma uygun bir şekilde davranmaya hemen başlıyorum. Ancak programımdan türeyen olumsuz düşünce ve duyguları görmem, yani BİLİNÇLİ zihnimle BİLİNÇSİZ düşüncelerimi yakalamam gerek. Buna batı tıbbı, Metacognition adı vermiş.

  1. Her gün bunu takip ederken, aralarda bireysel olarak duygu sökümüne girmeniz çok sağlıklı olacaktır. Çünkü o zaman çıkış sürecini kısaltıyoruz.
  2. Sonraki adım, nefeslere başlamak. O nefeslerle birlikte, kısa başlayıp git gide uzayan meditasyonlar yapmaya devam etmek Nefesin ne işe yaradığına dair yazımı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
  3. Ve son olarak, olumsuz duyguyu pozitif antikor ile bypass etmek. Pozitif antikor duyguyu nasıl üretiriz? Nasıl bedenimize tanıtırız?

İşte burası, bizim sizinle yapacağımız workshoplarda, size detaylıca öğreteceğimiz yöntemdir. Ancak bireysel seansta da bunu uygulatıyoruz.

Neden mi?

Çünkü sonunda, yeterince sakinlediğinizde, nefesler, otonomik sinir sisteminizi kendiliğinden temizlemeye başlayacak da ondan. Siz bir şey yapmayacaksınız.

Kısa ve daha kolay bir yöntem.

Sevgimle,

Seda Diker