İlişkilerde Hangi Seviyedesin ? -2-

21 Eylül 2020

Sevgili Dostlarım,

Hepinize Merhaba. Sizlerle ilişki çalışma yolculuğunda eğer hiç kendinizi dönüştürüp duygularınızı temizlemezseniz, sizi hangi olayların, derslerin beklediğini anlattığım ikinci yazıda yeniden buluştuk.

Geçen yazımda kırmızı ve turuncu çakralarda, nasıl birbirimizi göremediğimizi, sadece kendimizi gördüğümüzü, bu yüzden de bizi seven değil, kendini seven ve bencil, aldatabilecek, yalancı, arızalı, hala ergenlik yaralarına göre hareket eden partnerlerle uğraşacağımızı anlatmıştım. İlişkilerde hangi seviyedesin?-1- başlıklı ilk yazımı okumak isteyenler buraya tıklayarak okuyabilir.

Özetle, turuncu çakrada dersini iyi çalışmamış, kundalini ya da rahip iplerinin duygularını sökememiş kişiler, gerek cinsel hayatlarında gerekse aşk ilişkilerinde birbirleriyle savaşmaya, rekabet etmeye mahkumdurlar. Bir taraf tahakküm eder, diğer taraf manipüle eder. Hem de her yöntemle olabilir.

SEVMEYİ BİLEN BİR PARTNER YOK MU?

Eğer senin kalp çakran açılmamışsa, sevmeyi gerçekten bilen ve hem de güçlü durabilen bir erkek hayatına çekemezsin. Çünkü frekanslarınız birbirini göremez. İşte bu yüzden, en önemli şey ilk önce kendi korku suçluluk ve utançlarını kalıcı şekilde yakarak dönüşüm sağlamaktır.

Gerçekten kalbi açık bir partner, sen onu kontrol etmeden de sana bağlanır. Seni aldatmaz. Sana saygı duyar. Seni özgür bırakır. Ama aynı şekilde senden de kendisini özgür bırakmanı talep edecektir. Öyle kıskançlık numaraları, tehditler, onu izlemeler, fake hesaplardan takip etmeler bu seviyede yoktur.

Bu gelişmeler kendiliğinden olmalıdır. Yani sen zorla birini kendine bağlayamazsın. Taşıma suyla değirmen dönmez. Bu yüzden, o kendi isteğiyle, hem de senin kalbinin seçtiği, sevdiği, hayranlık duyduğu kişinin bunu kendiliğinden yapması makbuldür.

Şimdi geçen yazıdan bıraktığımız yerden yolculuğumuza devam edelim.

PİKNİKTEKİ 7 KİŞİ

Şimdi pikniğimize geri dönelim. Sarı çakrayı temsil eden kişi, etrafına bakar ve sürekli kim ondan daha güçlü ve üstün, kim daha pahalı eşyalara sahip, ve kim daha zayıf ya da fakir, onu ölçer. Sürekli bunlara bakar. Eğer kendisinden daha güçlü birini görürse, hemen onun yanına gider ve yakınlık kurmaya, ona yaranmaya çalışır. Hatta eğer hayatına alabilirse, ona tabi olmaktan, söylediklerini yapmaktan kaçınmaz. Bir tür köle efendi ilişkisine girer. Onun yaptıklarını yargılamaz. Vicdanıyla sorgulamaz. güç, onun için Allah’tır.

Ama eğer, daha güçsüz birisine denk gelirse, hemen onu ezmeye kalkışır. Bu şekilde onu aşağılayarak, ezerek, çok eleştirerek, kendisini daha iyi ve güçlü hissedecektir.

Aynı kişi, eğer bir danışman ya da terapist olsaydı, ya da bir öğretmen olsaydı, öğrencisini öğrenemediği ya da başarısız olduğu yerler sebebiyle aşağılayacaktı. “Sen daha hala bunu yapamadın mı? Kaç kere anlattım” kıvamında onu belli belirsiz ezecek, kendisini bunu başarmış biri olarak ondan üstün bir konuma getirmeye çabalayacaktır. Kendisinin de bir insan ve kusurlarını hala iyileştirmeye çalışan bir kişi olduğu gerçeğini saklamaya uğraşacaktır.

İLİŞKİDEKİ SARI ÇAKRA

İşte burası çok önemlidir. Sarı çakrayla çalışan kişiler, dış dünyaya, topluma, insanlar ne der’e, çok önem verirler. Aslında kendilerini topluma kabul ettirmeye çalışıyorlardır. Kadınlar, kadın olmanın erkekler ya da toplumlar karşısındaki gücünü, önemini, değerini anlamaya çabalarken, bu alanda muhakkak acı çekecek olayların içinde yer alırlar. Kendi değerlerini hatırlayabilsinler ve kim ne derse desin bu hissi tutabilmeyi öğreneceklerdir.

Erkekler ise başarılı olmak, racon kesmek, başkalarına karşı güçlü görünmek, yani bu kez, partneriyle savaşmak yerine toplumla, elalem ile, otorite figürleri ile uğraşacaklardır.

Bu tip kişiler, ne yazık ki, kadın olarak çok incitici olayların içine düşebilirler. Aile baskısı, toplum yargısı ile yaşayabilir, elalem ne der diye kendilerini baskılanmış ve her adımlarında suçluluk ve utanç hissederek kendilerini durdurabilirler.

Erkekler ise, bir otoriteye tabi olarak vicdanlarının sesini duymayı kesebilir, acımasızlaşabilir, köleleşebilir, kadınına erkeğin üstünlüğünü göstermeye çabalayabilir ya da toplum karşısında kendi kadının için dimdik duramayabilir.

Sevişirken, bu iki kişi yine birbirleriyle savaşacak, kontrol edecek, ve kadın kendini asla bırakamayacak, erkek ise çok eşli olacaktır. Ya da tam tersi kadın da çok eşli olabilir. Çünkü bu seviyede baş kaldırmayı öğrenmek zorundadır.

Doğru veya yanlış yoktur. Sadece yaşananların ve seçimlerin bir sonucu vardır. Bunlar zannettiğiniz şekilde sonuçlar olmayabilir. derslerinizi, kimseye zarar vermeden öğrenebilirseniz, özgürleşerek kalbinizin ilahi sevgiye açılmasını sağlayabilirsiniz.

Toplumun çok büyük bir bölümünün alt 3 çakrada olduğunu, paraya ve güce boyun eğdiğini, köleleştiğini, ve hatta anne ve babalarımıza bile köle olduğumuzu, cinsellikte suçluluk utanç ve korku bazlı hareket ettiğimizi ve birbirimizi sürekli kontrol etmeye çabaladığımızı, ne kadar yargılarsan yargılayalım, çok eşli, aldatan, yalanların söylendiği, kendimizi daha zengin daha güzel daha güçlü göstermeye çabaladığımızı fark edelim.

Bu seviyedekiler kendi kalplerinde gerçek sevgi oluşmadığından, kendileri de gerçek sevgiye aşık olamazlar. Bu sevgiyi arasalar da rastlayamazlar.

KALBİ AÇMAK NE DEMEKTİR?

Bu alt üç çakranın derslerine tabi olmaktan kurtulmanın, yani sevgi dolu gerçek ve mutlu bir ilişki kurmanın tek bir yolu vardır: TESLİMİYET.

Kime?

Bir erkeğe değil. Bir kadına değil. Kendine de değil. İlahi Güce teslim olmalısın. İçinde sana ait bir nefes var. O nefese, o kalbin sesini dinlemeye mecbursun. O sana daima ışığın ve ilahi sevginin yolunu gösterecektir.

Teslimiyet için 2 tane şart vardır.

  1. İman gücü. Neden? Çünkü sana her zaman suçluluk, utanç, korku, öfke, nefret, kin, intikam, hırs gibi duygularını yakmanı emredecektir. Ve bu bir cesaret gerektirir. Kendini, Allah’ın elini tutarak bir uçurumdan atmak gibi bir histir teslimiyet. Orası senin karanlık alanındır. Allah’a inanmayan bir karanlık parçanın olduğu yerdir. O parçanı da ışığa getirebilmek için, o duyguları tek tek ama profesyonel bir şekilde, 2 şer saatlik kolay ve sağlıklı bir yöntemle yakmalı ve yakarak sonsuza dek sevgiye dönüştürmelisin
  2. Kendini hayatın ve evrenin merkezi haline getirmeyi bırakarak, başkalarının da sen olduğunu idrak etmen, ve bu şekilde kimseye zarar veremeyecek ve onları eleştiremeyecek hale gelmeye kabul vermektir. Buna karar verdiğinde, bir teknik ile çalışmalısın.

Ve tüm bu çalışmaları kundalini ve rahim gücü çalışarak sağlamalısın.

Eğer bizden yardım almak istemezsen, tüm bunları yazdığım DUYGU SİMYACISI adlı kitabımdaki yöntemi uygulamaya çalışabilirsin.

Eğer gelebilirsen bu çok daha kolay ve seni hızla özgürleştirecek bir yöntem olacaktır.

TAVSİYE WORKSHOPLAR

  1. Flört ve İlişkilerin Matematiği
  2. Duygu Sökümü ve Tohumlama
  3. Acıları Yakma Rehberi
  4. Kundalini ve Rahim Gücü (yakınnda)

TAVSİYE KİTAPLAR

  1. Duygu Simyacısı
  2. Haydi Kavuş Artık
  3. Haz