Neden hep arıza insanlara, çapkınlara, sana bağ kurmayacak olana, korktuğun kişilere, şiddet eğilimli, tehditkar, kıskanç ya da baskıcı kişilere, kadına değer vermeyenlere, eksiği olana, yalancılara, parasızlara aşık oluyorsun?
Neden bir ilişkiden güçlükle çıkmışken, hatta yılgınlıkla uzun bir ara verip yeniden kalbini açtığında, tekrar bu ve benzeri ilişkilere bağımlı kalıyorsun?
Bütün erkekler böyle mi?
Hayır…
Ya bütün kadınlar manipülatör, para avcısı, ya da ucuz mu?
Elbette ki hayır…
Öyleyse seni bu tip ilişkilere tekrar tekrar esir eden, çeken şey nedir?
Aşık olacağın insan tipini değiştirebilir misin?
NEREDEN ANLARIZ?
Eğer ilişkilerinde hala karşındakini suçluyorsan, öfkene yenilip, karşındaki kişiyi cezalandırmak istiyorsan, hala küsmenin getirdiği avantajlardan yararlanmayı seviyorsan, birisi sana kötü davrandığında, kendini küçülmüş hissediyorsan, suçluluk, vicdan azabı, utanç, güvensizlik sebebiyle taviz veriyorsan, çaresizlik, güvensizlik, yakıcı bir öfke, kontrol etme ihtiyacı duyuyorsan, sen hala bilinçaltındaki kök korkularla aşık oluyorsun demektir.
KÖK KORKULAR NASIL BİZİ HEP AYNI SORUNLU İLİŞKİYE ÇEKER?
Her insan, bilinçaltında 5 tane kök korku ile donanır. Ne yazık ki doğduğumuz aileler de yaralıdır ve bu yaraları bize geçirirler. Bir kısmı genetik yolla bize bulaşırken, diğerleri, 0-7 yaş aralığında ve 8-16 yaş aralığında yaşadığımız olaylar ve gördüğümüz muamele sonucunda bilinçaltımıza yerleşir. Bunlar,
- Değersizlik (Ben bunu hak etmiyorum, o benden hoşlanmaz, yetersizim, benim hoşlandıklarım benden hoşlanmıyor, hoşlanmadıklarım ise peşimde)
- Kaybetme korkusu (aldatılmak, terk edilmek, tercih edilmemek, reddedilmek, yalnızlık gibi)
- Yüzleşmek korkusu (Ertelemek, konuşmaktan kaçınmak, faturaları paran varken ödemeyi ertelemek, doktora gidememek gibi)
- Başarısızlık korkusu (İlişkini bile başarıya endekslemek, kalabalık ortamda konuşamamak, sunum yapamamak, flört edememek, saklanmak, kendini ortaya koyamamak, suskun kalmak , ilişkilerde erkek ile kadının rekabet etme dürtüsü gibi)
- Ölüm/Yaşam korkusu (Hayata güvenememek, her şey yolunda ise muhakkak kötü bir şey olacağına inanmak, yaşamda hiçbir şeyin istediğin gibi gitmeyeceğini sanmak)
Her bir korku, iki zıt kutbu olan pil gibidir. Yani değersizlik korkusunun pozitif kutbu kibir, negatif kutbu ise ezik olmaktır. Kaybetme korkusunun pozitif kutbunda güçlü ama yalnız, yani aşık olmaktan korkup kalbini kapatmış bir bağ kuramayan kişi ile negatif kutbunda, bağımlı, hemen yapışan, bitirmesi gereken ilişkiyi bitiremeyen bir kimlik oluşur.
Son 30 yılda nörobilimcilerin, kalbin matematiği enstitüsünün, doktorlar, psikologlar ve üniversite araştırmalarının sonucunda ortaya çıkan ve artık bilimsel kabul edilen bir bilgiyi sizlere hatırlatayım.
Duygularımızın, bilinçaltına atıp unuttuğumuz korkuların, kibirli, ezik, bağımlı gibi kişiliklerimizin yargı ve düşüncelerinin bir manyetik alan oluşturduğunu bilelim. Bir kadın ve bir erkek, birbirleriyle karşılaştıklarında, hiç tanışmıyor dahi olsalar, bu iki manyetik alan birbiriyle konuşuyor, anlaşıyor. Ve
- Aşık olayım
- Ne yaşanacaksa
- Hangi sorunlar ortaya çıkacaksa
- Bu sorunları aşmak için ne yapılmalıysa
- Ne şekilde bitecekse
Başından sonuna kadar tüm potansiyeller ve ihtimaller oluşmaya başlıyor. Kişiye ise karşı konulmaz bir heyecan ve çekim hissetmek kalıyor.
NASIL KURTULURUZ?
Bu matematik üzerine tam 15 yıldır profesyonel olarak çalıştığım için, artık işin matematiğini çok iyi anlamış durumdayım. Ve bunu herkesin de öğrenebileceğini biliyorum. Zaten sırf bu motivasyonla bu işe başladım.
Bana 15 dakika bir ilişkiyi ve nasıl başladığını anlatırsanız, ben size potansiyelde neler yaşanabileceğini, iyiye mi kötüye mi gittiğini, nasıl kurtarılabileceğini ya da nasıl ve ne zaman bitebileceğini aşağı yukarı söyleyebilirim.
Bunu siz de öğrenebilir ve yapabilirsiniz.
Ancak, öncelikle kendilerin duygusal belleğinizdeki korkuları ve yargıları sonsuza dek pozitif inanç ve duygulara, iç huzuruna dönüştürmeniz gerekiyor. Bunun için çeşitli uzaktan kumanda enerji çalışmaları, nefes ya da başka yöntemler olsa dahi, ilişkiler konusunda maalesef sadece geçici çözümler sunabiliyorlar. Çünkü çocukluk ve ergenlik dönemindeki yargı ve korkular, suçluluk ve utançlar maalesef beyinde nörolojik bir ağ oluştururlar. Bu ağı değiştirmek için bizzat sizin kendi bilincinizle değişime karar vererek uygulamalar yapmanız gerekmektedir.
Bu uygulamalar nelerdir?
15 yıldır uygulamakta olduğumuz bu yöntemler için öncelikle ruh sağlığınızın tamamen yerinde olması gerektiğini belirtelim. Biz bozuk bir ruh sağlığı, duygusal hastalıklar üzerine çalışmıyoruz. Ancak ayrılık acısını kolayca dindirmek, yanlış kişiye aşık olmayı bitirmek, ilişkilerde tekrar tekrar yaşadığınız akıbetten kurtulmak mümkün.
- Öncelikle ilişki ve çocukluk ev ergenlik geçmişinize bakmak gerekir
- Yaralı ergenlik ve çocukluk anılarının duygusal izlerini duygu sökümü ve 21 günlük duygu eve düşünce sökmekle ilgili çalışmalar ve ödevler yaptırarak dönüştürmek
- Kadın atalarımızdan gelen rahim bağları ve bu bağlardan getirdiğimiz genetik inanç ve kodlamaları söküm ve tohumlama işlemine almak
- İlişkinin matematiğini öğrenmek ve o matematiğe göre davranmaya başlamak
- Davranamadığımız yerdeki acıya engel olabilmek için topraklanma ve duygu sökümü öğrenmek
- Sonuçta geri gelen eski ilişkilerle başa çıkmayı öğrenmek
- Yepyeni ve istediğimiz modeldeki ilişkinin duygusunu bedenimize tanıtmak
Bu listenin en zor ve her yerde yapılamayan maddesi, 7. maddedir. Yani bilmediğiniz bir duyguyu bedene tanıtmak çok zordur. Ancak bizim işimiz sizin bedenlerinize yeni bir nörolojik ağ oluşturabilecek şekilde pozitif ve arzu ettiğiniz özlediğiniz duyguları oluşturabilmektir.
Bu iş bir süre boyunca bizimle el ele tutuşmanızı gerektirir.
KONU ÜZERİNE TAVSİYE KİTAPLARIM
- Aslında Giden Erkek Yoktur
- Aslında Ayrılık da Yoktur
TAVSİYE WORKSHOPLAR
Workshoplar online olarak Zoom üzerinden verilmektedir.
Kontenjan 20 kişi ile sınırlıdır.