www.sedadiker.com sitesinde paylaşılan bilgiler herhangi bir teşhis, tedavi, ilaç tavsiyesi içermez. Uygulama çalışmaları psikoloji, psikiyatri ve tıp biliminin alanına girmez.

Youtube

Bir Duyguyu Dönüştürmek
Bir Duyguyu Dönüştürmek

14 Mart 2022

İnsan duyguları çok kuvvetli enerjilerdir. Artık onların enerji olduğu, bedenimizden dışarı...

Devamı İçin...
Dark Temple’dan Çıkışın Önemi
Dark Temple’dan Çıkışın Önemi

30 Ağustos 2024

Tanrıça Kadınlar Okulu’nun en önemli bölümü belki de Dark Temple da dediğimiz Karanlık Al...

Devamı İçin...
Duygu Sökümü ve Tohumlama Nedir?
Duygu Sökümü ve Tohumlama Nedir?

4 Şubat 2022

DUYGU SÖKÜMÜ NEDİR? Bir duygunun tam anlamıyla pozitife dönüşebilmesi ve kalıcı olması...

Devamı İçin...

Meditasyonlarım

Sıfır Noktasından Hayat Enerjisi Çekmek
Sıfır Noktasından Hayat Enerjisi Çekmek

23 Eylül 2024

SONSUZ GENÇLİK ENERJİSİ Evrende sonsuz ve sınırsız bir kaynak var. Ancak bu kaynağa bizler normal yaşamımızda erişemiyoruz. Bu yüzden, kadınlar için yumurta adedi ve kundalini  (Yaşam/Cinsel enerji), erkekler için ise kundalini bittiğinde hızla yaşlanma başlar. Oysa Yüce Yaratıcı, bizim çok daha uzun yaşamamızı arzu etmiş ve öyle programlamıştır. Bugün ömrümüzü kısaltan pek çok etken var. Yaşlanmayı hızlandıran etkenler, ömrümüzü de kısaltıyor.  Olumsuz duygular. (Korku, suçluluk, utanç, sevgisizlik, nefret, kıskançlık vs.) Olumsuz inançlar (imkansızlık, umutsuzluk, kindarlık, hayatın adil olmadığını düşünmek vs.) Yargılar (Kimse beni, sevmez, kimse beni beğenmedi çok başarısızım, hayat güvenli değil, vs.) Olumsuz sözler (Kendimizi ya da başkalarını suçlayıcı, küçültücü sözler, dedikodu vs.) Olumsuz davranışlar (Küsmek, intikam almak, aşağılamak, takıntı olmak, musallat olmak, şiddet vs.) Kötü beslenmek Uyku düzeni bozukluğu Hayata bakış açısı Kendine acımak, kurban psikolojisi  Boşalarak cinsellik yaşamak. Kundalini enerjisini boşa harcamak Tüm liste, sizin hayatınızı kısaltan, DNA ve protein yapınızı bozan, yaşlandıran faktörlerdir. Çünkü bu maddeler sizi AN’dan kopartır.  AN, zamanın dışına çıkmak demektir.  Zaman döngülerinden bahsettiğim yazılarımı okumanızı tavsiye ediyorum. Zamanın döngüsü, sizin belirli bir frekansta içine girdiğiniz olaylar zinciridir. Ve eğer olayların kalitesini yükseltmek istiyorsanız, frekansınızı yükseltmeniz gerekir.  Peki sonsuz gençlik enerjisi alabilmek, evrende hatta kuantum alanında var olan ve sonsuz olan biz  hazine gibi bizlerin emrinde olan gençleştirici enerji nerededir?  Hatırlarsanız, kuantum alanında, ya da evrende boşluk yoktu. Bizim boşluk zannettiğimiz yerlerde, eter ya da bilim diliyle plasma vardı. Plasma ise, titreşim ve enerjiyi bir yerden başka bir yere taşıyordu. Yani biz, bir ses, duygu, düşünce, inanç, söz, davranış sergilediğimizde, evrene DNA’mız yolu ile ses ve ışık (kodlanmış foton) olarak plasma tarafından taşınıyor ve yeniden maddeleşiyordu.  Ancak, biz herhangi bir ısı, ses, titreşim, ışık, fikir, duygu yollamazsak, plasma yine de titreşiyor. Yani zaten evrende SIFIR NOKTASI dediğimiz yerde, hazırda titreşen bir enerji var. İşte o, hayat enerjisidir. Bedavadır. Gençlik ve sağlık verir.  Bu yüzden, çok yüksek duygulara çıktıktan sonra, zihnimizi tamamen boşaltıp plasmaya herhangi bir titreşim yollamazsak, o zaman sıfır noktası, bize hayat enerjisini akıtmaya başlar. Bir mıknatıs gibi DNA’mızın antenleri o enerjiyi bedenimize çeker.  Sıfır noktasından enerji bu şekilde çekilir.  Sizler için “Aslında İmkansız Yoktur” adlı kitabımda okudum Birlik Bilinci meditasyonunun sonunda, bu enerjiyi alabilmeniz için sessizlik bıraktım. Çünkü birlik bilinci meditasyonu, sizi sıfır noktasına eriştiriyor. Onu düzenli yaparsanız, faydalarını fark edeceksiniz.  Kitapta sayfa 102’de buluna karekodu okutarak meditasyona erişebilirsiniz.  Sevgilerimle Seda Diker  

Devamı İçin...
Türkiye Meditasyonu
Türkiye Meditasyonu

30 Ağustos 2024

Bu meditasyonu pozitif duyguyu elimizde tutmak için uygulayabilirsiniz.

Devamı İçin...

Kitaplarım

Danışan Hikayeleri

İlahi Dişil Enerjinin Gücü – Danışan Öyküsü
İlahi Dişil Enerjinin Gücü – Danışan Öyküsü

6 Ağustos 2024

Sevgili Dostlarım, Hepinize Merhaba. Benim çok sevdiğim iki kadın danışanım vardı. Onlar benimle Alan Çalışmasına katılan gruplar arasındaydı. Alan çalışmaları, benim en yüksek en derin, en bilgelik okulu seviyesindeki çalışmamdır. O seviyeye gelmiş danışanlarıma bireysel olarak davet veririm ve eğer kabul ederlerse, çalışmaya başlarız. Onlar, en yüksek ruhsal öğretilere girerler ve kendi ruhlarının temizliğini daha hızlı ve daha derin yaparlar. İşte bu çalışmanın sonucu, bu iki kadın, benim kendilerine tavsiye ettiğim Sophia Code adlı kitabın içeriğini birlikte çalışma kararı almışlardı. Sophia Code, kısaca, evrende yaratılmış En yüksek İlahi Dişil Enerjinin kadın yükselmiş üstat seviyesindeki yani ermişlik seviyesindeki bazı temsilcilerinin öğretisini anlatır. Elbette dinler üstü bir çalışma ve öğretidir. Buradaki kadınların her biri, dişil enerjinin 7 veçhesini yani 7 özelliğini temsil ederler. Ve sizin içinizdeki o kadının ne kadar yüce, ne kadar saygıdeğer, ne kadar değerli, ve ne kadar yaratıcı ve güçlü olduğunu hatırlatır. Hatta yaşatarak öğretirler. O kadınlardan yani arketiplerden her biri, sizi sadece sizin Rabb’inize taşırlar. Ondan farklı bir yere götürmezler. ISIS ve Meryem Ana Kur’an da bile yer bulmuş Meryem Ana ile Isıs, kadınlığın belli iki veçhesini taşırlar. Onların temsil ettiği şey bir enerjidir. O enerjinin bir kısmı şifacı bir annedir. Şefkatli ve sevgi doludur. Isis, tam bir sevgilidir. Cinsel enerjiyi, dişil enerjiyi nasıl kullanmak gerektiğini ve bunu kullanarak nasıl ermişlik mertebesine gidilebileceğini anlatır. Bir de dişiliğin gücünü temsil eden bir arketip daha vardır. Onunla ilgili hikaye son derece değişik ve kayda değer bir hikayedir. O kadın, sadece bakışları ile, kendi içsel gücünü karşısında kendisine tecavüz etmeyi düşünen bir erkeği durdurabilmiştir. Bunu nasıl yaptığını kitapta detaylıca anlatmıştır. Ancak elbette bize düşen, kanlı canlı bedenli kadınlar olarak yeryüzünde korunaklı alanımızı nasıl oluşturabileceğimizi anlamaktır. KENDİNİ KORUMAK Bir insanın kadın ya da erkek fark etmez, kendini koruyabilmesi için üst perdeden bir frekans farkı yaratması gerekir. Bu ne demektir? Tıpkı Hz. Mevlana’nın Konya’da yaşarken, Moğol ordularına karşı koruma kalkanı sağlayabilmek için oraya silahsızca giderek dönmeye başlaması, ve kendi yüksek enerjisine ait bir Vorteks yaratarak, düşman ordularının korkup geri çekilmesini sağlaması gibi, bizler de enerjimizi yükselterek zarar verici insanlardan korunabiliriz. Ancak bu enerji yükseltmek, zannedildiği gibi bilinçsizce bir insana itaat, bilinçsiz sabır, acılar içinde beklemek, kurban gibi yaşamak ya da ceza vermek ile olmaz. Sadece şekilde kalmış ibadetler ile de olamaz. Tam tersine, içindeki duyguları, yargıları, korku, suçluluk ve utanç duygularını yaka yaka temizleyip sonsuza dek dönüştürmekten geçer. İşte böyle yaparak içindeki ilahi dişil enerjiyle bağ kurman gerekir. Bu kimdir? Senin Rahman ve Rahim olan Allah’ın Rahim olan parçasından yardım istemen ve onu bedenlemek üzere kadınlık ve dişilik özelliklerini tamamen giymendir. Elbette dişilik, kırıtmak, cilve, makyaj falan HİÇ DEĞİLDİR. Bahsettiğim dişilik özellikleri, enerjiyi okumak, bir insanın aklından geçenleri, kalbinden geçirdiklerini  okuyabilmek, apaçık görebilmek, duygusunu yönetebilmek, egolarından el çekebilmek, bunun bir güç olduğunu fark edebilmek, ve bu gücü ancak AN’da kalarak uygulayabileceğini anlamaktan geçer. TECAVÜZCÜ İÇİN YOLLANAN FREKANS Bir gece vaktiydi. Ve kadın, ilahi bir ışık taşıyordu. Bu ışığı, kendi suçluluk, utanç ve korkularını tamamen yakıp bitirmiş olmasından alıyordu. Ve elbette, Rahim gücüyle bağlantıdaydı. Bunu Allah’tan isteyerek, bizatihi talep ederek kazanmıştı. Ve yolda yürürken, bir gece vakti, iki tane avcı erkeğin kendisine doğru yaklaştığını fark etti. Keskin bakışları ve dişilik gücünün kendisine verdiği okuma ve kalbi deşifre etme yeteceğini kullanarak,  bu avcılardan bir tanesinin kötü, diğerinin iyi kalpli olduğunu fark etti. Ancak kötü diye bir şey yoktu. O adam sadece hastaydı. Ruhu öylesine aç kalmıştı ki, artık dünyada iyiliğin gücünü tamamen unutmuştu. İlk önce temiz kalpli adam onu gördü. O ışıklı varlık gelmiş diyerek dizlerinin üzerine çöktü. Kadın, göz rengini istediği an değiştirebiliyor, bakışlarındaki ışığı sevecenliği ve şefkati, gücüyle birleştirerek gözüne baktığı kişiye aşılayabiliyordu. Adam bunu hissederek yere çöktü. Ancak diğer erkek, kalbi kirli olduğu için bunu fark edemedi. Kadının güzel bedenine sahip olmayı istedi. İki adımda yanına yaklaştığında, kadından güçlü bir enerji bulutu adama doğru ilerledi. Bu güçlü enerjinin sahibi yine Allah idi. Çünkü ondan yardım dilemişti. Ancak bu yardım, her isteyene gidemiyor. Bu kadına gidebilme sebebi, kadının korku suçluluk kadınlıkla ilgili kötü yargı ve inançlar, küçültülmüşlük, utanç gibi duyguları olmayışıydı. Bize deneyimi, duygular çeker. Ve bu duygular yoksa, deneyim kendiliğinden kötülük yapmak isteyenin aleyhine döner. İşte o anda kadın içinden bu adamın ne kadar kirlenmiş ve hasta olduğunu düşünerek onun yardım almasını sağlar. Ve adam, o saniye, hayatı ve bedeni terk etme kararı alarak ölür. Bu hikaye, son derece öğreticidir. Bizim bunun içinden almamız gereken mesaj, kendi iç duygumuzun bir kadın olarak, erkeklere öfke, nefret, iğrenme, korku, çekinme, aşağılama değil, onları oldukları gibi çıplak görebilmek, sevgi, şefkat, merhamet, şifacılık olmalıdır. Ancak bu enerjiyi yayarken, kendimizi korumak, önce kendi sınırımızı tam belirlemek esastır. Sınırlarını doğru ve güçlü çizemeyen kadınlar, bu korumaya dahil olamazlar. DANIŞANLARIMIN ERKEKLERLE OLAN DENEYİMLERİ İşte bu noktada, bu iki kadın, bu enerjileri kendi bedenlerine davet ettiler. Bir gün boyunca o enerjiyi bedenlemenin, nasıl bir deneyim getireceğini sorguladılar. Ve kendileri de bu 24 saat içerisinde hiçbir olumsuz hareket, egoya başvurmamak ve suçluluk korku ve utanç gelirse bunları kilit taşına inerek yakma kararı aldılar. (Kilit Taşı – Bir danışan örneği yazımı buradan okuyabilirsiniz.) Ve kendi şaşkınlıkları arasında, her ikisinin de gözleri bir anda değişti. Yüzlerinden ışıltı fışkırıyordu. Bu tuhaf gelişmeye birbirlerinde şahit olmak inanılmaz bir durumdu. Ve kendilerine gözlerini kapattıklarında bilgi yağıyordu. Açıp hayata karıştıklarında ise çevrelerindeki erkeklerden hep iyilik ve ilgi gördüler. Bu arada, bir tanesi erkek arkadaşı ile buluştu. Harika bir günün sonunda, erkek hala devam etmek istiyor, kadının ise bedeni reddediyordu. Ancak erkek hafiften zorlayarak kadının bedenine sahip olmaya çalışırken, danışanımın o enerjiyi içinde tutmasıyla birlikte, gözlerinden ve yüzünden yeniden ışıltılar saçılmaya başladı. O anda gözlerine bakan erkek, hiç beklenmedik bir şekilde hıçkırarak ağlamaya başladı. Geri çekilerek özür diledi. Ve danışanıma şöyle söyledi: “Aynaya bak. Gözlerinde başka bir kadın oturuyor. Şu anda senden özür dilerim. Bir daha böyle bir şey denemeyeceğim.” İlgi ve iyilik. Her erkek onlara kendi kapasitesi ve hediyesi doğrultusunda yardımcı oldu. Ancak onlar da hiç birinden, fazla bir şey istemedi. Çünkü verilen hediye muhakkak özgür iradeden gelmeliydi. Sihirli 2 yöntem uygulanmalıydı: İçindeki İlahi Dişi enerjisi yakalayıp tutmak Ceza vermemek ve karanlık egolardan el çekmek Muhteşem, öyle değil mi? Paylaşmak istedim. Sevgilerimle, Seda Diker

Devamı İçin...
Kafayı Deği̇şti̇rmek
Kafayı Deği̇şti̇rmek

11 Temmuz 2024

Sevgili Dostlarım, Sizlere birçok yöntemden söz ediyorum, buradan da birçok bilgi paylaşıyorum. Biraz da senin benim gibi kişilerin yaşadıkları gerçek hikayelerine bir göz atalım istedim. Ne gelen ne de gidenler vardır ya… Öylece kapıda beklemede kalırsın. Ha aradı, ha arayacak. Ve sonunda o kısa sürede başka birisiyle ortaya çıkarken, sen platonik bir acıyla uzaktan onu izlemede kalırsın. Yanlış olduğunu bile bile, bekler durursun. DANIŞAN HİKAYELERİ Çok başarılı bir kadındı. Toplumun tam olarak onayladığı, gururlu, kendisini asla hiç kimse için küçültmeyen, kurallara uymuş, çekici, girdiği topluluklarda hemen dikkat çeken biriydi. Kendi işini kurmuş özgürlüğünü çoktan elde etmişti. Gel gelelim, hiç doğru dürüst ilişkisi olmuyordu. Çoğunlukla ya görüşmelerin sonu arkadaşlığa bağlanıyor ya da henüz başlayamadan bitiveriyordu. Elbette bitenler genç kadın için hiç kolay olmuyor, kendisini platonik bir aşkın içinde buluyor, o duyguları yenmek için her seferinde bir iki yıl sıkıntı çekmek zorunda kalıyordu. BU KAFAYLA BİR YERE VARAMAZSIN Sizlere bu yeni yöntemden bahsetmiştim. Bilimsel araştırmalara göre, 35 yaşını doldurmuş pek çok insanın davranış ve düşünce kısır döngüsü vardır. Ve bunlar insanın KİŞİLİĞİ olmaya başladığında, içinden çıkamadığı kısır döngülere hapsolur. Bunlar, normal hayatının %95’ini kapsar. (Konu hakkındaki Düşüncelerini Değiştir, Geleceğin Değişsin yazımı buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.) Bu yüzden bu akıllı ve başarılı kadın, işinde çok başarılı olmasına rağmen, aşk hayatında her zaman acıya maruz kalıyordu. En son sevdiği erkekle yaptığı konuşmada duyduğu cümle şuydu: “Sen istesen beni evliliğe bile ikna edebilirsin. Ama kafa yanlış… Bu kafayı değiştirmen gerek.” “Söyle o zaman, nasıl değişmem gerekiyor?” dediğinde, genç adam başını iki yana sallayarak itiraz etmişti. “Yo, benim söylememle olacak iş değil.” 30 GÜNLÜK OTOMATİK PROGRAMDAN ÇIKIŞ ÇALIŞMASI Bu çalışma, batı dünyasında kurumsal hayatta da kullanılmaya başlandı. Çünkü herkes uzun ve derin translar yaşayamaz. Hatta buna mecbur da değil. Ancak duygu sökümü ve topraklamayı öğrenmek ve uygulamak durumunda. Çünkü sadece analitik zihinle çözülebilir bir durum değil. Danışanımdan, bu adamla işlerin en iyi olduğu andan başlayarak yargı ve korkularını tespit etmesini istedim. Aslında düşüncelerimiz ve yargılarımız, bizim hayatta farkında olmadan bazı seçimler yapmamızı sağlıyor. Bunu çoğunlukla fark etmeden, otomatik yapıyoruz. Seçimler bizim davranışlarımıza yansıyor. Davranışlar ise deneyim getiriyor. Deneyim yaşarsak, vücut buna tepki olarak duygu üretiyor. Bu zinciri çok açıkça yakalayabilirsek, hemen dönüştürme şansı buluyoruz. Ancak, gün içinde bilinçli halinizle fark ettikleriniz işe yaramaz. Onların altında bambaşka düşünceler yatıyor. “Ooo, ben çoktan o kafaları değiştirdim, artık farklı düşünüyorum” diyebilirsiniz. Ancak unutmayın bu kararın ve bazı uygulamalarınızın üzerinizde sadece %5 etkisi var. %95 i tamamen programdan otomatik üremeye devam ediyor. Ve bunu hasır altı yapıyor beyniniz. DÜŞÜNCE DUYGU ZİNCİRİNDEKİ HATALAR Bu güzel kadın, sabahları uyanır uyanmaz, gözlerini bile açmadan, ya da gece yarısı uyanırsa aklına ve kalbine gelen olumsuz duygu ve yargıları not almaya başladı. İlk keşfimiz çok ilginçti. “Sevişirsem, erkeğin karşısında güçsüzleşirim” “Erkek çok eşlidir, kadın ise tek eşli” Ama bambaşka bazı çocukluk anı ve kayıtları, genç kadına bazı içgüdüsel seçimler yaptırıyordu. “Erkek olacaksa, güvenilir olsun. Tek eşli olsun” “Hemen sex yapmamalıyım. Güvenene kadar” Bu tercihler ile yargıların, genç kadının ilişki kapısını anında kapattığını görebiliyor musunuz? Bir yanı tek eşli olmadan erkeklerle sevişmeyeceğini söylüyor, diğer yanı ise, zaten tek eşli erkek yoktur. Olursa mutsuz olurlar ve giderler” diyor. Öyleyse zaten bir ilişki alternatifine inanıp duygusunu oluşturamaz. Davranışlarına bakarsak, elbette ona yaklaşan erkeklere duvar örüyor ve farkına bile varmıyor hatta onlara “Gel biz arkadaş olalım” diyor. Ama ne yazık ki arkadaş olmayı kalben istemiyor aslında… Sadece topluma ve ilk yargılarına uygun olsun diye bunu yapıyor. Erkekleri suçluyor. Kendisini güvende hissetmeyeceği her davranışını, her aramayışını, her arkadaş görüşmesini eleştirip izlemeye alıyor ve onu değiştirmeye çabalıyor. Bunlar ise kendisine her zaman, sadece seks ile gelen, son yılların moda deyimi ile friends with benefits, yani sex yapan ama arkadaşlık haricinde sorumluluğu olmayan ilişki modelleri isteyen erkek getiriyor. Ya da erkeklerin kaçmasına sebep oluyor. Elbette bu da duygu üretiyor: Kavuşumsuzluk, değersizlik ve özlem, yalnızlık ve kaybetme korkusu, yeterince dişi hissedememek… DÖNGÜ BAŞA SARAR, MUHAKKAK MÜDAHALE ET Bu tip çok sık görülen müdahalelerde, sökmemiz gereken kaynak yargıyı bulunca, duygusunu da bypass etmemiz gerekiyor. İlk değişmesi gereken düşünce: “Erkeklerin hepsi çok eşlidir.” Sırf siz bir düşünceye sahipsiniz diye, onun doğru olduğu gerçek değildir. Doğru düşünce: Erkek, eğer kalbini açmadıysa çok eşlidir. Kalbini sevgiye açarsa, gerçekten seven insan başkasıyla olmak istemez. Bu kendiliğinden gerçekleşir. Sen onun kalbini açıp açmayacağını görebilir, hatta onu duygudan duyguya sokarak ve doğru flört ederek kalbini açabilirsin. Açmıyorsa, beklenti oluşturmadan hemen ondan vaz geçebilirsin. Bunun duygusunu sökmeye başladık. Elbette sevdiği erkeğin enerji bedenine girerek onu okumaya başladığında şu sözler döküldü: “Eğer beni kontrol etmeseydin, benim doğal akışımla sana yaklaşmama huzurla ve güvenle izin verseydin, beni olduğum gibi kabul etseydin, sana gelir seni daha çok severdim.” Öyleyse ilk değişmesi gereken davranış biçimi de ortaya çıktı. Ve elbette değişmesi gereken kafa, erkekler üzerine sahip olduğun önyargılara karşı onu kendi kafandaki modele uydurmaya çalışmak. DUYGUSUNU NASIL SİLERİZ? Bunu belki 15 dakikalık bir topraklamayla hafiflettik. Ancak bir diğer 15 dakikayı yeni ve antikor duyguyu oluşturacak pozitif topraklamaya ayırdık. Yani, kalbi açık bir erkeğin gerçekten sen hiçbir şey yapmasan da kendiliğinden sana nasıl gelebildiğine dair duygu oluşturduk. Bu duygu yoktan var oldu. Sadece duygusunun oluşması bile hayatınıza böyle bir erkeği ve ilişkiyi çekmenize yarayacaktır. Ancak sırf duygu bypass edip oluşturma yapıp, 30 gün boyunca bu zinciri sökmekle uğraşmazsanız, o yeni duygu oluşmaz ve hemen gider. Ve yeniden iyi görünen ama sizi kandıran biriyle sonlanırsınız. KALAN 29 GÜN NE YAPILDI? Her gün yeni oluşan duyguyu bünyeye yerleştirme meditasyonu yapıldı. Bu çok özel bir elektriksel çalışmadır. Ve içinde kalmak gerekir. Bunun sonucunda ertesi sabah daha da altta gömülü başka düşünce ve itirazlar yüzeye çıkacaktır. Biz onunla her gün buluşmadık. 1’er 2’şer haftalık aralar vererek kontroller yaptık. Aynı çalışma bu yüzden 30 kez tekrarlanır. Bazıları 15 günde çıkabiliyor. Diğerleri çok ağırsa 2 – 3 kez bu 30 günü tekrar etmek zorunda kalıyor. Ancak bize düşen, yakalanmış mucizevi sonuçlara sevinmek. Sevgimle, Seda Diker  

Devamı İçin...
Kısır Döngüden Çıkmak
Kısır Döngüden Çıkmak

25 Haziran 2024

Sevgili Dostlarım, Bu işin kolay bir yolu var mı? Ya da kısır döngüden çıkmak kolay mı? Sürekli kiracısıyla sorun yaşayan hatta etrafında iş yaptığı, yatırım amaçlı anlaşma yaptığı kişilerden kazık yiyen bir danışanım vardı. “Neye el atsam, paramı alamıyorum. Tahsilat yapmakta zorlanıyorum. Eşim de bu konuda beni çok daraltıyor. O bir insan sarrafı olduğunu iddia ediyor. Aslında ben bir kadınım ve insanlardan çok daha iyi anlarım. Ama bir türlü zarar etmekten kurtulamıyorum.” Başına pek çok olay gelmişti. En önemlisi, kiraya verdikleri dairenin kiracısı, ödeme yapmıyordu. Sonra omuzlarını silkti. Hem zaten kirayı alsalar dahi binanın yenilenmesine, tadilatına harcadıkları para kiranın getirisini olduğu gibi süpürüyordu. Bana derdini anlattıkça, bundan çok daha fazlası olduğu da ortaya çıktı. Örneğin, kendisi için yatırım yapma kararı aldığında, eşi şiddetle karşı çıkıyor, çocuklarının okul masrafları, günlük hayat için yaptıkları harcamalar sebebiyle yatırım yapmasını istemiyor hatta şirket hesaplarıyla bile kendisi ilgilenmek istiyordu. Ve inadına eşinden gizli bir yatırım yapmaya kalkıştığında, işler kötüye gidiyor, mutlaka o projeden zarara uğruyordu. İçini çekerek söylendi: “Of, benim sadece sabahtan akşama köle gibi ucuza çalışıp, hiç reklam ya da tanıtım yapmadan, elime ne geçerse kar” diyerek davranmam gerekiyor. Ben bunu anladım. Çıkış kapısını göremiyorum. BİLİM BU KONUDA NE DİYOR? Pek çok kişi hala farkında değil, ancak kişiliğiniz realitenizi oluşturuyor. Hem de an be an. Bu konuda pek çok araştırma yapılmış. Özellikle de beyin ve düşünceler üzerine yapılan araştırmalarda bazı metodlar üretilmiş. Çünkü beynimizin nörolojik akımları, bilgiyi taşırken ALIŞKANLIK haline gelmeye başlıyor. Bilime göre, kişilik özelliklerimizi oluşturan en önemli şeyler: DÜŞÜNCE BİÇİMİMİZ DAVRANIŞ BİÇİMLERİMİZ DUYGULARIMIZ Ama duygu ve düşüncelerimizin yüzeyde olanları değil, en derinde kendimizin bile fark edemediği bazı düşünce, davranış ve duygular bizim realitemizi oluşturuyor. Öyleyse, her gün aynı düşünceleri davranış ve duyguları devam ettirdiğimiz sürece asla değişiklik yaratamayacağız. Pek çoğumuz, kendi kişiliğinde hiçbir değişiklik yapmaksızın, hayatını değiştirmeye çabalıyor. Ve elbette başarısızlığa uğruyorlar. Hatta dua ediyoruz. Allah’ın bize istediklerimizi vermesini talep ediyoruz. Ancak bu durumun içinde oluşumuzun sebeplerini değiştirmiyoruz. İşte o zaman duamız gerçekleşmediğinde, Allah’a küsmeye bile kalkışıyoruz. DÜŞÜNCELER Farkında değiliz ama bir günde beynimizden geçen düşünce miktarı 60.000 ila 70.000 civarında oluyor. Ve bunların %90’ı sadece aynı düşüncelerden oluşuyor. Yani aslında her gün farkında bile olmadan aynı düşünceleri üretiyoruz. Bunun ne önemi var? Düşünceler bize davranış biçimi getiriyor. Ve davranış biçimi de deneyim getiriyor. Her deneyim ise bize duygu üretiyor. Bir olayı defalarca yaşayıp aynı duyguları hissedersek, beyindeki sinir ağlarını, biyolojimizi, bağışıklık sistemimizi, hormonlarımızı ve genlerimizi dahi etkilemeye başlıyor. Her zaman söylediğim gibi bu konuda istediğiniz araştırmayı yapabilirsiniz. Benim hem kişisel öğretmenim, hem de Türkiye’de temsil ettiğim kişi olan nörobilimci araştırmacı, yazar ve eğitmen Dr. Joe Dispenza, çok detaylı olarak sizlere tıbbi açıklamalarını yapabilir. Beyin çok enerjiye ihtiyaç duyan bir organ. Vücudun %40 hayat enerjisini potansiyel olarak kullanabilir. Ancak bize daha fazla enerji kalması için beyin bazı düşünce ve duyguları otomatik program üreterek enerji harcamaktan çıkartıyor. Tıp buna Autonomic Nervous System adını veriyor. Yani, otomatik sinir sistemi. Tıpkı sindirim işlemleri gibi beyin düşünmeden, hatta düşünerek araya girse dahi değiştiremeyeceği programlar üretiyor. İşte yaşadığınız kısır döngü bu programlardan sadece bir tanesidir. NASIL KURTULDU? Danışanıma öncelikle sabahları uyanır uyanmaz ilk bu konuda aklına gelen düşüncelerini yazmasını söyledim. Çünkü bilinçli zihniyle fark edemeyeceği bazı bilinçsiz düşünceler de bizi etkiliyor. Bu konuda sabahın ilk ışıkları çok etkileyici bir sunum yapıyor. Onun ilk düşünceleri şöyleydi: O ev bana ait değil gibi. İçinde yaşamak istememiştim alırken Nedenini sorduğumda, o evi eşinin zorla aldırdığını, kendisinin ev yatırımından nefret ettiğini vurguladı. Çok para yiyor. Şu anda dış yüzeyi tamiratta. Orası çok sapa. Beni toplumdan kopartıyor. Şimdi bu düşüncelerin, hayattaki seçimlerini nasıl etkilediğine bakalım: Eşimle gelirlerimizi ayıralım. Özerk olmak için ancak eşimden her harcamanı gizlemeliyim. Eşimden kendi işime yatırım yapmam için izin almam ya da yalvarmam gerek. Eşim hizmet almayı bilmiyor. Maaşlı elemanından bile bir şey istemez. Her şeyi kendi yapar. Bende “VAR”lık enerjisi, onda “YOK”luk enerjisi var. Ondan kaçmalıyım. Bunun sonucunda, nasıl bir davranış biçimi sergilediğini sordum: Para saklamak Evi yok saymak. Hiçbir şeyiyle ilgilenmemek. Çünkü o evi eşimin zoruyla almıştım. Her masraf yaptığımda bir delik açılıyor ve asla yatırımlarımın karşılığını alamıyorum. (eve) Varlık bilincimi ortaya koyamıyorum, küçük ve köşe başında kalmayı tercih ediyorum. Çocuklarımızın eğitim masraflarını kaşılamak için aşırı mesai yaparak çalışıp çok yoruluyorum. Bazen kendimi hasta ediyorum. Peki bu davranış biçimleri yüzünden hangi deneyimleri yaşadın? Bana hep üç kağıtçılar, fırsatçılar, yalancılar, sırt yaslayanlar, tehditkar insanlar geliyor. Eşim ise her şey için çok çaba sarf etmek gerektiğine inanarak çok çabalıyor. Beni de sürüklüyor. Ne yaparsak yapalım emeğimizin karşılığından daha azını alıyoruz. Benim babam da böyleydi. Eşim beni babama benzemekle suçluyor. Beceriksiz, zayıf ve zavallı. Tahsilat yapamayan. Yatırım bilmeyen… Bu deneyimlerin oluşturduğu duygular neler? Eşim bana güvenmiyor: Alınganlık/Kırgınlık Babamın laneti bende devam ediyor. Utanıyorum/nefret ediyorum/Onu suçluyorum Varlık içinde yokluk çekiyoruz. Sıkışıklık/Darboğaz/Daralma hissi Para gelse de üç kağıtçılara yar olur. Endişe/Ceza vermek için para kazanmayı reddetmek DUYGUYU DEĞİŞTİRMEK İÇİN Duygular ne kadar çarpıcı öyle değil mi? Bu danışanım son dönemde sık sık babasını rüyasında gördüğünü iddia ediyordu. Kiracısından para alamayışının altında babasına duyduğu nefret olduğunu nereden bilebilirdi ki? Ancak bu çalışma detaylı yapıldığında mucizevi bir şekilde işe yarıyor. Ortaya çıkan duygu Birkaç kişi arasında duygu sökümüyoluna gidilebilir. Ölmüş bir baba söz konusu olduğu için Tohumlamaişlemi yapılabilir. Duruma göre karar verilmesi gereken  bir yerdeydik. Ancak baba söküme alındığında bu örnekte, genç kadının kendisini babası gibi gördüğünü, ondan nefret ederken aynı zamanda kendisinden nefret ettiğini, çünkü eğer eşi özgür bıraksaydı tıpkı babası gibi başarısız olmaktan ve paraları çar çur edip kaptırmaktan korktuğunu fark etti. “Nefret ediyorum senden. İticisin. Zayıfsın. Sen bana otorite falan da kuramazsın. Adamım diye gezme ortalıklarda. İş yapıyorum diye dolanma. Bu dünyada sadece özgürler ve başarılılar yaşamalı. Senin gibi duygusuna ve korkularına yenik düşen zayıflar değil. Toz ol bu dünyadan!” Bir süre sonra, babasının tarafına girip topraklanmaya başladığında ortaya çıkanlara inanamadı. Bu kez, babası onlara şunu söylüyordu: “Sizin yüzünüzden küçük kaldım. Okulda sizi okutmak için kendime yatırım yapamadım. Pazarlama yapamadım. Ve köşe başında kaldım. Küçük esnaf oldum. Her şey sizin içindi. Beni anlamazsan hala etrafında bir parçam dolanacak. O zaman yatırımların sana para getirmeyecek. Çünkü aslında önemli olan, beni affederken, kendine yatırım yapmanın, ev almanın dahi güzel ve iyi bir şey olduğunu kabul etmiş olacaksın.” YENİ DUYGU TANITMAK Bu çarpıcı keşiften sonra, yatırım yapmaya hakkı olduğunu ve buna değer olduğuna dair YENİ DUYGU TANITIMI yaptık. Ve sıfırdan ürettiğimiz duyguyu günlük 30 dakika süren bir meditasyona yerleştirdik. Çünkü meditasyon, gelecekle ilgili hayat provasıdır. Hayatın provasını yaparken, beynimizdeki nöron sistemine bu duygu ve oluşturacağımız yeni düşünce ve davranışları yerleştirip öğretiyoruz. Böylece beynin yapısı ve sinir ağlarımız bir otomatik pilot programını unutuyor ve yenisini üretiyor. SONUÇ 30 gün süren bu çalışma, belki de her gün kendi başınıza yapmanız gereken bir çalışma. Çünkü ertesi gün başka bir engelleyici düşünce ortaya çıkabilir. Ancak ilkini birlikte yaptığımızda, bizden alacağınız destekle çok daha kolay ilerleyebilirsiniz. Eğer, kendi başınıza yapacaksanız, değişen düşünce ve duyguya göre, sırayla SEÇİMLERİNİZİN DAVRANIŞLARINIZIN DENEYİMLERİNİZİN DUYGU VE HİSLERİNİZİN ne şekilde değişeceğini de yazmalısınız. Bu ilginç ve mucizeler yaratan çalışma genç kadının bolluk ve bereket kapısını ardına kadar araladı. Sevgimle Seda Dİker  

Devamı İçin...