Robert Kolej ve Boğaziçi Üniversitesi, Ekonomi Bölümü’nden mezun olduktan sonra, kariyerime bankacılık alanında başladım. 24 yaşımda aşk evliliği yaptım. Kariyer basamaklarında tırmanmaya devam ederken ve hayat çok güzel gidiyorken, çocuk sahibi olamadığımı fark ettim. Hayatı sevmemek, Allah’a isyan etmek, evliliğimin riske girmesi gibi sıkıntılarla boğuşurken, trafik kazası geçirdik. Eşimle birlikte arabayla uçurumdan aşağı uçtuk. O anda bedenimin dışına çıktığımı ve bana bir seçim hakkı verildiğini fark ettim. Tüm benliğimle hayata geri dönmeyi seçtim. Hayat, bize verilmiş bir hediyeydi ve elimin tersiyle bunu itmenin, şımarık bir çocuk gibi davranmak olacağını iliklerime kadar hissettim. Asla kötüyü dilemeyecektim.
Depresyona girmeye çalışsam da ruhum kendini bırakmayı reddetti.
Çocukluğumdan beri farklı yeteneklerim olduğunu hissediyordum. 9 aylık yürümüş, 1 yaşında konuşmuş bir bebek olarak, 4 yaşıma geldiğimde, bir gün gözlerimi açtım ve sadece ışık zerrelerinden oluşan sonsuz bir uzayda buldum kendimi. O yaşta, bunun sadece enerji dalgaları ve kuantum alanındaki fotonlar olduğunu bilemezdim, ama içimden şu cümleyi söylediğimi hatırlıyorum:
“Öf, doğ, öl, doğ, öl nereye kadar? Sonsuza dek sürmemeli yoksa çok sıkıcı olur. En iyisi uyumaya devam edeyim.” Ve gözlerimi kapatarak uyuyup hayatın içine yeniden uyandığımı biliyorum. O günden sonra 4 yaşım dahil hiçbir yılım sıradan geçmedi. Pek çok doğaüstü olay yaşadım. Doğuştan enerjimin yüksek, şifa yeteneğimin belirgin olduğunu fark ediyordum. Ancak benim farklı bir hediyem daha vardı: Duygularımın Patronu Olmak.
Duygu Simyacısı olmak, onları bastırmak, görmezden gelmek demek değildir. Onları yakarak acı verici olanları, haz verici olanlara doğal yolla dönüştürmek ve kalıcı olmalarını sağlamak demektir. Duygular, bir insanın hayatında,
Sağlayan en önemli unsurdu.
1998 yılının başında, ekonomi bilgimi ve bankacılığı bir kenara bırakarak, kendi hediyelerime odaklanmaya başladım. İç kütüphanemden indirebildiğim tüm bilgileri, bir hazine gibi öğrenerek uygulamaya koydum. Bir bilgiyi hayata adapte edemezseniz, o bilgi sizi terk eder. Hiçbir işe yaramaz. Size kapı açmaz.
İlk önce oğlum Burak’a hamile kaldım. Daha sonra yurt dışına taşındık. Önce Belçika Brüksel’de, daha sonra New York’ta yaşadık. New York’ta iken klinik hipnoz eğitimi alarak, hastanelerde “Uluslararası Hastalar” bölümüyle işbirliği yaptım. Daha sonra World Regression Institute’tan Regresyon eğitimi aldım. Oraya gelen kanser ve tüp bebek hastalarıyla çalıştım.
2007 yılında Türkiye’me döndük. Bu kez, bilgilerimi paylaşmak adına bir ofis açtım. Ruhsal bilgilerimi, her zaman bilim ve kutsal inançlarımız ile birleştirmeye gayret ettim. Ve benim kendi içimde hepsinin birleştiği ortak noktaların üzerinde çalışmaya ve öğretmeye başladım.
Türkiye’de ilk kez bilinçaltı, tekrar eden ilişki ve hayat problemleri, kısır döngüleri kırmak, regresyon uygulaması, dişilik ve ilişkilerimizdeki etkileri, ayrılık acısını çok kısa sürede geçirmek, ilişkilerde bağımlılığı kırmak, doğru flört etmek ve hayat enerjisini sevdiğin kişiye aktarmak, bereketini kaptırdığın kişilerden geri almak gibi konuları yazmaya, öğretmeye ve uygulatmaya başladım.
2009-2012 yılları arasında Sabah gazetesinde köşe yazarlığı yaptım.
Dr. Joe Dispenza, Robert J. Gilbert, Dr. İbrahim Karim, Nassim Haramein gibi çok önemli ruhsal bilgileri gerçek bilim ile birleştirmiş önemli dünya çapında hocalardan eğitim almaya devam ettim. Özellikle Kutsal Geometri ile sınava tabi olan çok ciddi üniversitede kürsüsü olan Dr. İbrahim Karim’in BioGeometry eğitimleri beni derinden etkiledi. Nassim Haramein gibi Uluslararası Uzay Federasyonu Araştırma Birimi Başkanı Fizikçi Nassim Haramein’in eğitimine kabul görmek ve eğitim almak benim hayat yolumda önemli bir basamak oldu.
Ayrıca Tantra eğitimi aldım. Kundaliniyi kullanmayı ve kundalini terapisi yaptırmayı öğrendim. Adı terapi olsa da, bu aslında sadece ruhsal bir arınma yolculuğuna verilen isimdir. Ancak her zaman, kendi ruhsal hediyem olan Duygu Simyası ile ilgili çalışmalar yaptım. Bu bilgileri ve bilimi, duygu simyasını daha detaylı anlatabilmek için kullandım.
Bireysel olarak seanslar vermeye devam ederken, toplu eğitimler açmaya karar verdim. 2011 yılından bu yana,
Bu süreçte ortaya Tanrıça Kadınlar Okulu adını verdiğim eğitim programım çıktı. Burada, kundalini terapisi kullanarak ilk önce istediğimiz her şeyi hayatımıza doğru şekilde çekmeyi öğrenerek başlıyoruz. Daha sonra aşağıdaki adımları tek tek uygulatıyoruz.
Tanrıça Kadınlar Okulu Dönemleri
Son olarak ekleyeyim. Sadece kendinizinkini değil, evladınızın ve aile fertlerinin, hatta cinsel birliktelik yaşadığınız partnerinizin bile DNA’sına program yazabilirsiniz. Bunların belirli teknikleri ve aynı zamanda sınırları vardır. Kısacası, teknoloji ile başarılmış her şeyi, çok daha mükemmel haliyle kendi bilincimiz ile (duygu, düşünce, sesi doğru kullanarak) uygulayabiliriz. Bu teknikleri Tanrıça Kadınlar Okulu’muzda öğretiyorum.
Ruhumun, doğduğum topraklar olan Türkiye’m başta olmak üzere, bu topraklarda doğmuş kadınlar, güzel insanlar, tüm canlılar ve dünya annemizin arınarak sevgi ağına ve birlik bilincine geçmesi için çalışmaya geldiğini hissediyorum.
2008 yılından beri öğrenip uyguladıklarımı kitap haline getirdim. Kitaplarım her zaman en çok satanlar listesinde uzun süre zirvede kaldı.
Beni Ararken
Aslında Giden Erkek Yoktur
Aslında Ayrılık da Yoktur
Haz
Duygu Simyacısı
Şeytan Tüyü Var Sende
Haydi Kavuş Artık
Bereket
Aşkın Galib’i
Artık Anne Olmak İstiyorum
Tanrıça Kadınlar
Aslında İmkansız Yoktur
Kendimce bir yolda yürüyorum. Ve sadece benim yolumun uyduğu kişilere kendi yöntemlerimi paylaşabilirim. Ancak bu yolculuktaki hiçbir adım, Psikoloji, Psikiyatri, Tıp biliminin yerine geçmez. Teşhis ve tedavi içermez.
Sevgilerimle
Seda Diker