Kafayı Deği̇şti̇rmek – Danışan Hikayeleri– 1

26 Mart 2020

Sevgili Dostlarım,

Sizlere birçok yöntemden söz ediyorum, buradan da birçok bilgi paylaşıyorum. Biraz da senin benim gibi kişilerin yaşadıkları gerçek hikayelerine bir göz atalım istedim.

Ne gelen ne de gidenler vardır ya… Öylece kapıda beklemede kalırsın. Ha aradı, ha arayacak. Ve sonunda o kısa sürede başka birisiyle ortaya çıkarken, sen platonik bir acıyla uzaktan onu izlemede kalırsın. Yanlış olduğunu bile bile, bekler durursun.

DANIŞAN HİKAYELERİ

Çok başarılı bir kadındı. Toplumun tam olarak onayladığı, gururlu, kendisini asla hiç kimse için küçültmeyen, kurallara uymuş, çekici, girdiği topluluklarda hemen dikkat çeken biriydi. Kendi işini kurmuş özgürlüğünü çoktan elde etmişti.

Gel gelelim, hiç doğru dürüst ilişkisi olmuyordu. Çoğunlukla ya görüşmelerin sonu arkadaşlığa bağlanıyor ya da henüz başlayamadan bitiveriyordu. Elbette bitenler genç kadın için hiç kolay olmuyor, kendisini platonik bir aşkın içinde buluyor, o duyguları yenmek için her seferinde bir iki yıl sıkıntı çekmek zorunda kalıyordu.

BU KAFAYLA BİR YERE VARAMAZSIN

Sizlere bu yeni yöntemden bahsetmiştim. Bilimsel araştırmalara göre, 35 yaşını doldurmuş pek çok insanın davranış ve düşünce kısır döngüsü vardır. Ve bunlar insanın KİŞİLİĞİ olmaya başladığında, içinden çıkamadığı kısır döngülere hapsolur. Bunlar, normal hayatının %95’ini kapsar. (Konu hakkındaki Düşüncelerini Değiştir, Geleceğin Değişsin yazımı buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.)

Bu yüzden bu akıllı ve başarılı kadın, işinde çok başarılı olmasına rağmen, aşk hayatında her zaman acıya maruz kalıyordu.

En son sevdiği erkekle yaptığı konuşmada duyduğu cümle şuydu:

“Sen istesen beni evliliğe bile ikna edebilirsin. Ama kafa yanlış… Bu kafayı değiştirmen gerek.”

“Söyle o zaman, nasıl değişmem gerekiyor?” dediğinde, genç adam başını iki yana sallayarak itiraz etmişti.

“Yo, benim söylememle olacak iş değil.”

30 GÜNLÜK OTOMATİK PROGRAMDAN ÇIKIŞ ÇALIŞMASI

Bu çalışma, batı dünyasında kurumsal hayatta da kullanılmaya başlandı. Çünkü herkes uzun ve derin translar yaşayamaz. Hatta buna mecbur da değil. Ancak duygu sökümü ve topraklamayı öğrenmek ve uygulamak durumunda. Çünkü sadece analitik zihinle çözülebilir bir durum değil.

Danışanımdan, bu adamla işlerin en iyi olduğu andan başlayarak yargı ve korkularını tespit etmesini istedim. Aslında düşüncelerimiz ve yargılarımız, bizim hayatta farkında olmadan bazı seçimler yapmamızı sağlıyor. Bunu çoğunlukla fark etmeden, otomatik yapıyoruz. Seçimler bizim davranışlarımıza yansıyor. Davranışlar ise deneyim getiriyor. Deneyim yaşarsak, vücut buna tepki olarak duygu üretiyor. Bu zinciri çok açıkça yakalayabilirsek, hemen dönüştürme şansı buluyoruz.

Ancak, gün içinde bilinçli halinizle fark ettikleriniz işe yaramaz. Onların altında bambaşka düşünceler yatıyor.

“Ooo, ben çoktan o kafaları değiştirdim, artık farklı düşünüyorum” diyebilirsiniz. Ancak unutmayın bu kararın ve bazı uygulamalarınızın üzerinizde sadece %5 etkisi var. %95 i tamamen programdan otomatik üremeye devam ediyor. Ve bunu hasır altı yapıyor beyniniz.

DÜŞÜNCE DUYGU ZİNCİRİNDEKİ HATALAR

Bu güzel kadın, sabahları uyanır uyanmaz, gözlerini bile açmadan, ya da gece yarısı uyanırsa aklına ve kalbine gelen olumsuz duygu ve yargıları not almaya başladı. İlk keşfimiz çok ilginçti.

“Sevişirsem, erkeğin karşısında güçsüzleşirim”

“Erkek çok eşlidir, kadın ise tek eşli”

Ama bambaşka bazı çocukluk anı ve kayıtları, genç kadına bazı içgüdüsel seçimler yaptırıyordu.

“Erkek olacaksa, güvenilir olsun. Tek eşli olsun”

“Hemen sex yapmamalıyım. Güvenene kadar”

Bu tercihler ile yargıların, genç kadının ilişki kapısını anında kapattığını görebiliyor musunuz? Bir yanı tek eşli olmadan erkeklerle sevişmeyeceğini söylüyor, diğer yanı ise, zaten tek eşli erkek yoktur. Olursa mutsuz olurlar ve giderler” diyor. Öyleyse zaten bir ilişki alternatifine inanıp duygusunu oluşturamaz.

Davranışlarına bakarsak, elbette ona yaklaşan erkeklere duvar örüyor ve farkına bile varmıyor hatta onlara “Gel biz arkadaş olalım” diyor. Ama ne yazık ki arkadaş olmayı kalben istemiyor aslında… Sadece topluma ve ilk yargılarına uygun olsun diye bunu yapıyor. Erkekleri suçluyor. Kendisini güvende hissetmeyeceği her davranışını, her aramayışını, her arkadaş görüşmesini eleştirip izlemeye alıyor ve onu değiştirmeye çabalıyor.

Bunlar ise kendisine her zaman, sadece seks ile gelen, son yılların moda deyimi ile friends with benefits, yani sex yapan ama arkadaşlık haricinde sorumluluğu olmayan ilişki modelleri isteyen erkek getiriyor. Ya da erkeklerin kaçmasına sebep oluyor.

Elbette bu da duygu üretiyor: Kavuşumsuzluk, değersizlik ve özlem, yalnızlık ve kaybetme korkusu, yeterince dişi hissedememek…

DÖNGÜ BAŞA SARAR, MUHAKKAK MÜDAHALE ET

Bu tip çok sık görülen müdahalelerde, sökmemiz gereken kaynak yargıyı bulunca, duygusunu da bypass etmemiz gerekiyor.

İlk değişmesi gereken düşünce: “Erkeklerin hepsi çok eşlidir.”

Sırf siz bir düşünceye sahipsiniz diye, onun doğru olduğu gerçek değildir. Doğru düşünce: Erkek, eğer kalbini açmadıysa çok eşlidir. Kalbini sevgiye açarsa, gerçekten seven insan başkasıyla olmak istemez. Bu kendiliğinden gerçekleşir. Sen onun kalbini açıp açmayacağını görebilir, hatta onu duygudan duyguya sokarak ve doğru flört ederek kalbini açabilirsin. Açmıyorsa, beklenti oluşturmadan hemen ondan vaz geçebilirsin.

Bunun duygusunu sökmeye başladık. Elbette sevdiği erkeğin enerji bedenine girerek onu okumaya başladığında şu sözler döküldü:

“Eğer beni kontrol etmeseydin, benim doğal akışımla sana yaklaşmama huzurla ve güvenle izin verseydin, beni olduğum gibi kabul etseydin, sana gelir seni daha çok severdim.”

Öyleyse ilk değişmesi gereken davranış biçimi de ortaya çıktı. Ve elbette değişmesi gereken kafa, erkekler üzerine sahip olduğun önyargılara karşı onu kendi kafandaki modele uydurmaya çalışmak.

DUYGUSUNU NASIL SİLERİZ?

Bunu belki 15 dakikalık bir topraklamayla hafiflettik. Ancak bir diğer 15 dakikayı yeni ve antikor duyguyu oluşturacak pozitif topraklamaya ayırdık. Yani, kalbi açık bir erkeğin gerçekten sen hiçbir şey yapmasan da kendiliğinden sana nasıl gelebildiğine dair duygu oluşturduk.

Bu duygu yoktan var oldu. Sadece duygusunun oluşması bile hayatınıza böyle bir erkeği ve ilişkiyi çekmenize yarayacaktır.

Ancak sırf duygu bypass edip oluşturma yapıp, 30 gün boyunca bu zinciri sökmekle uğraşmazsanız, o yeni duygu oluşmaz ve hemen gider. Ve yeniden iyi görünen ama sizi kandıran biriyle sonlanırsınız.

KALAN 29 GÜN NE YAPILDI?

Her gün yeni oluşan duyguyu bünyeye yerleştirme meditasyonu yapıldı. Bu çok özel bir elektriksel çalışmadır. Ve içinde kalmak gerekir. Bunun sonucunda ertesi sabah daha da altta gömülü başka düşünce ve itirazlar yüzeye çıkacaktır. Biz onunla her gün buluşmadık. 1’er 2’şer haftalık aralar vererek kontroller yaptık.

Aynı çalışma bu yüzden 30 kez tekrarlanır. Bazıları 15 günde çıkabiliyor. Diğerleri çok ağırsa 2 – 3 kez bu 30 günü tekrar etmek zorunda kalıyor.

Ancak bize düşen, yakalanmış mucizevi sonuçlara sevinmek.

Sevgimle,

Seda Diker