Kundalini İle Şifa Vermek

27 Ekim 2020

Sevgili Dostlarım,

Hepinize Merhaba. Farz edelim ki sen kundalinisini yükseltmeyi başarmış bir insansın. Acaba bununla neler yapabilirsin? En önemlisi, partnerin ile birlikte hem onu hem de kendini nasıl şifalandırabilirsin?

Haydi gel konuşalım.

Yazıma geçmeden önce Kundalini hakkında ilk iki yazımı okumak isterseniz başlıkların üzerine tıklayabilirsiniz.

  1. Kundalini ne demektir?
  2. Kundalini ve uzun hayat?

AŞIK BİR ÇİFT NELER YAPABİLİR?

Hayal et şimdi. Sevdiğin erkek yanıbaşında. Ve sen kundalinini istediğin anda zihin gücünle bedeninde göbeğine çıkartabiliyorsun. Nasıl biliyor musun? Zaten biraz çalışıp o terapiyi yaptıktan sonra, her sevişme sırasında ya da her yakınlaşmada, sevdiği erkeğin bedenindeki cinsel enerjiyi, göbeğe doğru çekebilir.

Bunun için önce kendi bedenindeki kundalininin nerede olduğunu hissetmeyi öğrenmelisin. Bir süre sonra o yükseldiğinde göbeğini partnerinin göbeğine sıkıca bastırarak birlikte nefes almanız, ya da sadece öpüşmeniz gerekir. Enerji, niyet ve odaklanma ile hareket eder. Ayrıca, kadın bedenindeki enerji erkek bedenindekine de etki etmeye başlar ve onu yukarıya çeker.

Aynı işlemi kalp için de yapabilirsin. Bu kez kalp kalbe sarılmak ve uzun derin bakışmak ve öpüşmek işe yarayacaktır.

Kundalini kalpte yukarıya çıktığı zaman, onun nefes yoluyla epifiz bezine taşınabileceğini de ekleyelim. Kundalini hangi merkeze çıkarsa, orada insana müthiş bir haz, mutluluk, coşku ve doyum hissi verir.

Göbek hizasına çıkabilirse, göbekleriniz sanki birbirine mıknatıs gibi çekiliyormuş, hatta ayrılamayacak gibi yapışmış hissi olur. Orayı mümkün olduğunca devam ettirebilmek, bedenlerinize bağışıklık sistemi anlamında pozitif bir etki yayar. Ancak utanç ve suçluluk duygularınızı tetikleyecek, bu duygunun hükmettiği olaylar zinciri de hayatınızda yer almaya başlayacaktır. Bu yüzden terapi ile kundalininin size nasıl konuştuğunu, onun dilini ve mesajlarını nasıl okuyacağınızı öğrenmeniz çok önemlidir.

Kalp seviyesine çıktığında, sevgisiz kaldığınız öfkeli ya da affedemediğiniz kimler varsa, onlarla ilgili kalbinizde yanma oluşabilir. İnsanın kalp enerjisi aktive olduğunda, sanki kaburga kemikleri çatır çatır açılıyormuş, esniyormuş gibi bir his verir. Ancak aslında fiziksel bir şey yoktur. Sadece enerjetik olarak hissedersiniz. Yine olayların akışı önem kazanır.

Bu öğretinin, bir şifa verme aracı olarak kullanılabileceğini de hemen ekleyelim. Elbette ki tüm şifa teknikleri gibi, tıbbi yardım almadan kendi başınıza kullanıp iyileşmeye çalışmayın. Tıbbi yardım ve doktorlarınız her zaman ön planda olmalı. Ancak ikincil planda bunu muhakkak deneyebilirsiniz.

Bu teknikleri bu mecradan açıkça yazamayacağımı da belirteyim. Çok isterdim. Bu konuda Mantak Chia’nın bazı kitapları var ancak şifalandırma tekniği bugüne dek sadece bir tek kitapta rastladığım bir şey. O da İngilizce. Adı, Tales of A Sacred Prostitute, Revelations of How Sexual Energy Heals. Yazarı: Selena Truth. Ancak, kitabın tamamı bu konuya odaklanmıyor. Sadece şifa tekniği sunuyor.

KALP VE ÜZERİ

Eğer kundaliniyi kalbe ve boğaza çıkartabilirseniz, bu kez artık gençleşme ve yenilenme süreciniz başlıyor demektir. Anti aging yapmak aslında herhangi bir ürüne ihtiyaç duymadan doğal da olabilir. Kadim kitaplarda yer alan “Gençlik/Ölümsüzlük Pınarı” aslında kundalinidir. O bir pınar gibi, sıvı bir ışıktır. Enerjisi çok yüksektir.

Ancak biz klasik insanlar, kendi içimizdeki korku, suçluluk ya da utanç gibi duyguları yakıp dönüştürmek yerine, bastırıp unutmayı tercih ediyoruz. Ne yazık ki, o duyguları bastıran mekanizma kundalinimizin kendisidir. Ve onu en düşük seviyeden boşa harcamış oluyoruz.

O zaman da yaşlanmanın doğal bir süreç olması kaçınılmaz hale geliyor. Ve takviyeler, estetik müdahaleler yapmaya başlıyoruz. Ne yapalım? İnsan olmak kolay değil.

İnsanın hayatına, geleceğine, sağlığına hükmedebilmesinin tek bir koşulu var: En derindeki duygularını dönüştürmeyi öğrenmek. Hem de öyle yüzeysel analitik çalışmalarla değil. Bildiğiniz duygu sökümü ve kilit taşına inerek kısa ve kolayca yakarak kalıcı şekilde dönüştürebilmek.

Sevgilerimle,
Seda Diker