Meditasyon Deneyimlerim -1

29 Mart 2020

Birlik bilinci üzerine bir önceki yazımdan devam etmek istiyorum. Çünkü bağışıklık sisteminizin güçlenebilmesi için timüs bezimizin harekete geçmesi gerekiyor. Ancak timüsümüzün açık olabilmesi için de kalbimizin ilahi sevgiye açık ve hissedebiliyor olması lazım.

Bu konuda, ben kendi Dr. Joe Dispenza’nın üst düzey öğrencileri için hazırladığı meditasyonu yaparken yaşadığım mistik deneyimleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu benim sizler için hazırlayacağım çok özel meditasyonu da nasıl kullanmanız gerektiği hakkında sizlere bilgi verecektir

MEDİTASYON SIRASINDA MİSTİK DENEYİMLER

Mistik deneyimlerin beyin frekansları arasında saklı bir kapıda gerçekleştiğini söylemeliyim. Beyin dalgaları, titreşim hızına göre adlandırılır. Pek çoğunuz duymuşsunuzdur.

Beta         saniyede 14 – 21 dalga  (bazen daha yüksek olursa uyku bozukluğu yaşanabilir)
Alfa          saniyede 7 – 14 dalga
Theta       saniyede 4 – 7 dalga
Delta        saniyede 0.5 – 4 dalga

Bu dalga aralıkları içerisinde, çok özel bir teknikle, delta ve theta arasında, uyur uyanık olduğun yerde, mistik bir kapı vardır. O kapıdan çıktığında, sana rehberlik verme niteliğinde görüntüler, hisler, kokular, duygular, sesler olabilir.

Burası herkesin gireceği bir yer olmadığı için normal meditasyon yapanlar sakın korkmasın. Sadece özel bir tekniği uygulayanlar girebiliyorlar. O da hepsi değil, belki de bu sizin kontrolünüzde olan bir şey değil. Siz o tekniği uyguladığınızda kapıyı çalıyorsunuz, ama Rabb’iniz açmazsa, çıkış olamaz.

İLK DENEYİMİM

Bu çok özel ve bir buçuk saat süren meditasyonum sırasında, sorduğum soru şuydu: “İnsanlara nasıl hizmet edebilirim? Toplu bilince nasıl hizmet edebilirim?”

Bu sorumun üzerine, bedenimi ve tüm hormon bezlerimi şarj ettikten sonra şölen başladı. İlk önce, void dediğimiz, hiçlik ve heplik alanında, tüm diğer yaratılmış varlıkların ışıkları ve farkındalıkları bana gösterildi. Onların oralarda bir yerde olduklarını bilmek önemli değil. Bu kez gerçekten hissederek orada kaldım.

Onların da benim kadar farkındalığı, enerjisi, ışığı olduğunu ve pozitif yanlarını algıladım. Bu bana çok iyi geldi. Çünkü başkalarını eskiden hep tehdit unsuru olarak görürdüm. Bu yüzden de kendimi kimseyle birlikte tutmaz daha çok yalnız kalmayı ya da sınırlı samimiyetler kurmayı tercih ederdim.

Elbette bu söylediklerim yıllar önce ben üzerinde çalıştıkça bitti. Ancak asla birlik bilincini hissedememiştim.

HERKES GÖRÜNMEZ İPLERLE BAĞLI

Bu cümleyi ne çok duymuşuzdur. Her bilge bir kez söylemiş. Ben bildiğim halde hissetmenin ne demek olduğunu işte bu meditasyonda ilk kez fark ettim.

Void u hatırlayalım. Tüm yaşayan canlılar, eşyalar, binalar, arabalar, şeyler, hatta dünya bir anda yok olsun. Sen bedeninle havada asılı kal. Sonra güneş, ay ve yıldızlar ve gökyüzü de yok olsun. Geriye simsiyah uçsuz bucaksız uzanan sonsuz ve sınırsız bir enerji alanı, boşluk, sonsuz potansiyellerin ve frekansların bulunduğu zeki bir alan kalıyor. İşte orası kuantum alanı, ya da Allah’ın nuru, ya da İlahi Rahim olarak algılanabilir. Ya da sufilerin Okyanusu gibi algılanabilir. Sen ise okyanusta bir damlasın.

Bir bedene inip de hayata başladığında 5 duyunla algıladığın her olay ve gerçeklik, senin içsel olarak frekansınla, farkındalığınla bu sonsuz void’a kuantum alanına ya da rahime yaydığın duygu ve düşünceler ile oluşuyor. Ve elbette toplu bilincin de yaydıklarıyla harmanlanıyor. Ancak asla toplu bilinç senin kişisel konforunu bozamamalı.

Buradan anlayabiliriz ki, aslında bir beden doğup oyunun yani spritüellere göre illüzyonun, sufilere göre rüyanın içine daldığımızda, asla bu okyanustan kopmuyoruz. Ya da Allah’ın varlığından kopmuyoruz. Sadece bu duyuları kapatarak orayı ziyaret etmeyi unutuyoruz. Çünkü oyunun duygularımızı ve düşüncelerimizi devr almasına izin veriyoruz.

Oysa ki o alanda, her varlık farkındalık seviyesinden, enerji ipleriyle birbirine bağlı. Ve böylece gözlerimiz açıkken oyunda birbirimize her ne eziyet yapıyorsak, kuantum alanından görünmez iplerle bize geri dönüyor. Aynı şey diğer varlıklar için de geçerli.

HERKESE KARŞI SEVGİ

Bu görüntü ve duygu meditasyon sırasında bedenime yerleştiriliverdi. Çünkü artık o kapıdan dışarıya çıkmıştım. Gördüklerim her ne ise bana ait ve beni büyütmek geliştirmek ve kalbime sevgi ekebilmek içindi.

Ve öyle de oldu. Herkesin ilahi yanını ve bağını görsel olarak algılayabilmek bende inanılmaz bir bilinç yarattı. Ve bir anda kendimi herkesi ve her şeyi severken buldum.

İNSANLARI
HAYVANLAR ALEMİNİ
BİTKİLER ALEMİNİ
DOĞAYI
DÜNYAYI, GÜNEŞİ VE YILDIZLARI
KORKTUKLARIMI
UZAYLILARI
VİRÜSLERİ
BAKTERİLERİ

Sadece ve sadece Allah’ın nefesini ve bilgeliğini taşıdıkları için sevdim.

Ve virüslerin, ilahi sevgi ortamında bedene tutunamayacaklarını bilgi olarak hissettikten sonra bedenime geri döndüm.

Geri kalan deneyimlerimi bir sonraki yazımda sizlerle paylaşacağım.

Sevgimle,
Seda DİKER