Sevgili Dostlarım,
Gerçek şifa içerden dışarı olur. Yani insanın dış dünyadan teknoloji ile, ya da kimyasal şifaya da ihtiyacı vardır. Kişinin iyileşmeye gücü kalmamışsa, içsel enerjisi düşmüşse, bu yardımlar çok önemlidir. Ancak, kalıcı bir şifa her daim kişinin duygu, düşünce, söz, davranış, bakış açısı, karma gibi frekans kirliliği yaratan unsurlarını arındırması gerekir. Ancak o zaman her türlü şifa kalıcı hale gelir.
Tıp, Psikoloji ve Psikiyatri dallarındaki şifaların önemini yeniden vurguluyor ve onları ayrı tutuyorum. Ancak, beden, duygu, zihin ve ruh bütünlüğü ve kalp ile beyin arasındaki uyum, her zaman bizi şifaya yönlendirir. Kendi kendimize iyileşme gücü verir. Bu konuda daha derin bilgi almak isterseniz, 1991 yılında kurulmuş, HeartMath Institute, (Kalbin matematiği Enstitüsü) ve onların araştırmalarının sonuçlarını, makalelerini okuyabilirsiniz. Bu enstitüde, doktorlar, araştırma görevlileri, bilim insanları, üniversiteler ve öğrenciler yer almaktadır.
Kalbin ve beynin birbiriyle uyumunu Dr. Joe Dispenza da anlatmaktadır. YouTube kanallarında onun detaylı açıklamalarını dinleyebilirsiniz. Ben de HeartMath Institute’tan diplomalı bir eğitmen olarak, sizlerle bu bilgileri paylaşıyorum.
Yeni dünyanın ve bilimin geldiği son noktanın bizlere öğrettiği bir alan var: FREKANS. Frekans bilimi hakkında web sitemde detaylı bilgi bulacaksınız. Ben yine sık sık sizlerle yeni bilgiler ve detaylar paylaşmaya devam edeceğim. Frekans, titreşimin ölçüsüdür. Evrende her şey titreşir. Enerji de titreşimdir. Bizim vücudumuz da belirli bir seviyede titreşir. Bu yüzden her birimizin İBAN numarası kadar uzun ve özel bir frekans ölçüsü vardır. Bu frekansı radyo kanalı gibi farklı ölçülere ayarlayabiliyoruz.
İşte bedenimizin toplam frekans seviyesi, şifa yeteneğimizin de ölçüsüdür. Hatta hayatımızdaki olayların kalitesinin de belirleyicisidir.
Duyguları, düşünceleri, ruhu arındırmaya devam ederken, bedenimizi de yükseltmek zorundayız. Çünkü bedenimiz, diğer tüm saydıklarımın kabıdır. Diğerleri büyürken, kabımız küçük kalamaz. Bu yüzden toksinlerden arınmak çok çok önemlidir.
Ben bu konuda neler yaptığımı sizlerle paylaşmak istiyorum:
“Aslında İmkansız Yoktur” adlı kitabımda bir öyküden bahsettim. Hakiki bir hayat öyküsü bu. Bir Z kuşağı annesinin, evladı üzerinde DNA programı yazmasının öyküsüydü. Ancak kitapta çok da detaylı bahsedemediğim bir anı var.
Annemiz, DNA çalışması için bizim çalışma alanımızı belirleyecek ve işimizi hızlandıracak bir adım atmak istedi. Oğlunun sosyal olarak çekingen, ya da endişeli olması dikkatini çekiyordu. Hoş, Z kuşağında genelde iki zıt kutup hakim. Birincisi aşırı sosyal ve her şeyin içine giren, tehlikeli ya da tehlikesiz her şeyi deneyen bir grup ve diğeri ise, 3 tane arkadaşım olsun, onlarla sınırlı kalayım, çok kalabalık ve riskli ortamlarda bulunmayayım diyen grup.
Bu oğul ikinci kategoriye giriyordu. Eğer düşünülürse, pek çok sosyolojik sebep de bulunabilirdi. Örneğin, dünyanın gidişatı da bizim dönemimiz kadar öngörülebilir ya da güvenli değil. Ya da bugüne dek araştırmalara göre 2. Dünya Savaşı’ndan beri her nesil kendi anne ve babasının ekonomik koşullarını ve eğitim düzeyini geçmişti. Ancak, bizden sonraki kuşakta bu olmayacak, hatta gerileme söz konusu olacaktı.
Tüm bunlara kıyam zamanında oluşumuzu da eklersek, aslında gençlerin hayata katılmaya istekli olmayışları anlaşılabilir bir durumdur. Ancak, yine de hayata adapte olmaları gerekiyor. Bu yüzden, bu anneyi, oğlu için SCIO seansı almaya yönlendirdim.
SCIO seansında, uzman Çiğdem Yılmaz, benim en çok güvendiğim kullanıcılardan biridir. O, miasma üzerinden genetik kodlara baktı. Bunu elektromanyetik frekans üzerinden yaptı. SCIO anneye, aile geçmişinde belki de 10 göbek geride cüzzam olduğunu söyledi. Cüzzam, o devirde, kişilerin sosyal olarak kabul görmediği, hasta olanların tecrid edilerek aşağılandığı, hatta utandırıldığı bir hastalıktı. SCIO, çocuğumuzdaki bu eğilimin ve duyguların, bu genetik koddan taşındığını haber verdi.
Böylece, DNA çalışmamızın ilk bacağının hangi konu üzerinden olacağı belirlendi.
Çiğdem Hanım, SCIO konusunda sizlerle daha pek çok konuda çalışabilir. Bu aletlerde DNA üzerinde çalışmak ya da genetik kodların sağlıklı şekilde temizlenmesi programı da var. Bu yüzden, sizlere tavsiye edebilirim. Ben pek çok kez SCIO’yu kendi bedenim üzerinde çalıştırdım. Örneğin, ameliyat sonrasında çabuk iyileşme, ağrıların giderilmesi, migren tedavisi gibi konularda da çalışılabiliyormuş.
Tüm bu yardımları alırken, doktorunuza danışmayı lütfen ihmal etmeyiniz.
Migren ile ilgili, Çiğdem Hanım’ın bana anlattığı bir başarı öyküsünü sizlerle paylaşmak istiyorum.
Genç bir kadın, Çiğdem Hanım’a migren ağrılarını geçirebilir miyiz diye soruyor. Çiğdem Hanım da deneme yapmak istiyor. Bu çalışma başlarken, çeşitli SCIO programlarını denemelerine rağmen, migren geçmiyor.
Ailede, genç kadının kendisi, ablası, annesi, teyzesi ve anneannesi yani tam 5 kadında migren var bu arada. Bu yüzden Çiğdem Hanım’ın aklına miasma’dan bakmak geliyor. İncelediğinde, migrenin kaynağını DNA üzerinde genetik olarak izini bırakmış olan Frengi hastalığı görülüyor.
Genç kadına “Ailede frengi geçmişi var mı?” diye soruyor. Araştırıyorlar ve anneannenin eşinin frengi hastalığı olduğu tespit ediliyor. Yani dede frengi geçirmiş.
Ve SCIO ile frengi konusu temizlenmeye başlanıyor. Sonuç, SCIO sadece genç kadın üzerinde çalışmışken, ailedeki kadınların tamamı migren ağrısından kurtuluyor.
Bu öykü beni etkilemişti. DNA ile ilgili elbette ki çok daha detaylı çalışmayı Tanrıça Kadınlar Okulu’muzda 6. Dönemde kendiniz de uygulayıp çalışabilirsiniz. Hem de hiçbir teknolojiye ihtiyaç duymadan. Ama SCIO’nun teşhisi de işimizi kolaylaştırıyor.
Bu öyküyü paylaşmak istedim. Çiğdem Hanım’a ulaşmak isteyenler için iletişim bilgilerini paylaşıyorum.
Çiğdem Yılmaz
https://www.instagram.com/chiyasambycigdem
Sakın unutmayın!
Bu tip yardımlar alırken, kendi tıp doktorunuz ile konuşarak, danışarak hareket edin. Asla kendi başınıza iş yapmayın. Bedeniniz ve sağlığınız çok önemlidir. Şakaya gelmez. Ben sadece sizlerle kendi deneyimimi paylaştım.
Hiç dans ederken ağlayacağım aklıma gelmemişti.
Sevgili dans hocam, bir dans terapistiydi. Ona göre eğitim almıştı. Ve benim gözümde çok özeldi. Ancak bana yaşattığı deneyimlerin sonrasında, ona olan hayranlığım ve saygım iyice arttı.
Bir gün ondan oryantal dans eğitimi almak istedim. Ancak moralim çok bozuktu. Beni seansına aldı. Ve ilk sorusu “Hangi dansı öğrenmek istersin” değildi. Soru şuydu:
“Moralini kimler bozdu? Ne oldu?”
Ben de anlattım. En yakın arkadaşımla yaşadığım sorunu paylaştım. Ancak, o zaman henüz ağlamaklı falan değildim. İçeriye gitti. Oryantal yapmak isteyenlerin bellerine bağladıkları paralı şıkırdaklı kuşaklardan getirdi. Şunu beline tak diye bana uzattı. Sonra en sevdiğim müziği sordu.
“Save a Lİttle Love For Me” adlı şarkıyı söyledim. Tamam diyerek beni tamamen aynalarla kaplı bir odaya götürdü. Belime o kuşağı bağladıktan sonra: “haydi bakalım şimdi o kişi burada oturuyor diye hayal edecek ve ona bakaran bu odada tur atacaksın” dedi. Beni müzikle baş başa bıraktı. Ancak kendisi oturup beni izledi.
İçimde pek çok duygu birbirine karışıyordu. Nispet, intikam, ceza verme arzusu, ben aslında çok mutluyum ve iyiyim deme ihtiyacı, kendimi kanıtlama çabası, öfke ve daha pek çoğu. Bir süre sonra gözlerimi bağlayarak, müzik eşliğinde bedenimi özgür bırakmamı söyledi. Saçmalamanı istiyorum dedi.
Önce çok tutuk davrandım. Ama sonra ben açılana ve gerçekten özgürce hareket edene kadar gözlerimi açmadı. O sırada benim beden dilimi keşfediyormuş. Buna uygun ve o kişiye dans ederek konuşacağım gibi bir koreografi hazırladı. Hem de bana özel.
Ve baştan sona o şarklı ile, dans etmeye ve kendi özgüvenimi kazanmaya başladım. İnanılmaz bir dönüşümdü.
Bir başka derste ise, pandomim gibi bir şey yaptırdı. O önce hiç konuşmadan bana bakıyor ve bir hamle yapıyor, sonra benden ona cevap verecek bir hamle yapmamı istiyordu. Çok basit görünen bu egzersizde ise ben gerçekten kendimi ağlarken buldum. Sanırım ki, o arkadaşımla olan kavgam da aslında annem ve onunla kuramadığım yakınlık. Hissiymiş.
O bana alan tuttu ve ben ağladım. Bu süreç çok güzel yönetildi. Ama asıl benim vermek istediğim mesaj şudur:
Biz pek çok şey çalışıyoruz. Bedenimizdeki toksinleri atmak ve bedenimizle barışmak konusunda ise yavaşız. Özgüvenimiz kırık. Bir yanımız utanıyor. Mükemmel ve güzel olanlarımız bile kendinde kusur arıyor. Yoksa bu kadar genç yaşta bu kadar çok estetik ameliyat görmezdik.
Bedeninizle barışmak, dişiliği tatmak ve keşfetmek, hatta bazı sosyal sorunları çözmek isteyenler, ya da dans etmeyi öğrenmek isteyenler için buraya dans terapistimin iletişim bilgilerini bırakıyorum.
Emine Döşlü
Biyorezonans pek çok alanda kullanılıyor. Aslında, yukarıda bilgi vermiştim. Ancak kendi deneyimimi anlatmak istiyorum.
2014 yılında, çok özel bir deneyim yaşadım. Bunu da Aşkın Galib’i adlı kitabımda anlattım. 2014 yılında eşim Ömer ile birlikte Paris’e gitmiştik. Tüm gün Saint Germain bölgesini gezdikten sonra, akşam yorgun argın uyuyakaldık. Sabaha karşı kendimi yataktaki bedenime bakarken buldum. Çok şaşırmıştım. Ben o anda beden dışı bir astral deneyim yaşadığımın farkında değildim.
Astral deneyim herkes için farklıdır. Ancak benimkinde, çok değişik bir alanda buldum kendimi. Rüya olmadığını, yataktaki bedenimi gördüğüm zaman anlamıştım zaten. Cami camları gibi üstleri oval pencerelerle kaplı, camilerdeki gibi dip köşe ama el dokuması büyük halılarla kaplı, çok büyük bir alandaydım.
Çok yakışıklı ve ışıklı bir adam beni bekliyordu.
“Hoşgeldin. Seni bekliyorduk. Burada senin de görevin var. Ama biraz geç kaldın” dedi. Ben derhal üzülerek “Ama ben çok çalışıyorum. Nasıl geç kalırım?” diye serzenişte bulundum. Ancak bir faydası yoktu.
Pencere kenarında bir kanepede önce oturduk. İçsel olarak sarılarak konuştuk. Sanki benim o alandaki partnerimmiş de birlikte ölmüş olanların bir sonraki hayatta ne gibi bir kader planı çizeceklerini ya da nasıl yönlendirilmeleri gerektiğini kararlaştıran ekibin içinde onları ikna etmek için çalışıyorduk. Ya da bana öyle geldi.
Sonra adam bana dönerek “Evet artık senin gelişini ilan etmenin zamanı geldi” dedi. Bense o zamana kadar rüya görüyor gibiydim ve belki de rüyaydı. İddia edemem. Ancak, evli olduğum aklıma o zaman geldi. Yani bildiğimiz hayatla ve dünyayla bağım aniden belirdi.
“Hayır ben gitmeliyim, ben evliyim ve bir hayatım var” dedim.
O andan itibaren görüntü küçüldü. Sesler uzaklaştı. Ve o adam elini bana uzatarak seslendi.
“Sakın unutma! Benim adım Şeyh Galib”
O döneme kadar Şeyh Galib’i tanımıyordum. Adını ilk kez duymuştum. Ve eve döndüğümüzde bir dönem saat 5’te uyandırılır gibi kalkıyordum. Ve namaz kılıyordum. Sonunda araştırdım. Ve ilgimi çekmeye başladı bu hikaye.
Bunları sizlerle paylaştım, çünkü bir kez daha O zatla buluştuğumu hissettim. Bu kez birlikte bir rehbere gittik. Ben rehberimize sordum. Panikteydim sanırım.
“Neden beni buraya getiriyorsunuz? Ölecek miyim yoksa?”
Ancak rehber bana sakince hiç beklemediğim bir yanıt verdi:
“Sen ne kadar kibirlisin öyle? Ölmeye hazır olduğunu mu sanıyorsun? Ancak, duygu ve düşüncelerini çok arındırdın. Aynı şekilde bedenini arındıramadığın için, ruhun bedenden ayrışıyor. Bu sana hastalık getirebilir. Seni uyarmak için çağırdık. Spor yapanı ve toksik beslenmeyi kesmeni öneriyoruz.”
Dedi ve ben de ayıldım.
Bu hikayenin sonunda 2015 gibi sevgili Çiğdem Hanım’a gittim. Beni öncelikle gıdalardan hangilerini tolere edemediğimi bularak arındırdı. Hatta onları 3’er hafta kestirerek bu maddeleri vücuduma tanıttı. Böylece, daha sonra azıcık tadarsam bana fazlaca zarar vermemesini sağladı. Ve ben o dönemde beden arınması ve spor ile birlikte öyle fit ve parlak bir vücuda eriştim ki, hatta hayatımda öylesine mucizeler gerçekleşti ki anlatamam.
Sizlerle bu deneyimimi paylaşmak istedim. Aşk’ın Galib’i bir aşk hikayesi değildir. Şeyh Galib’in hayat öyküsünü de içeren müthiş bir roman ve aynı anda mistik bilgiler kitabıdır. Bu kitabı yazarken, pek çok kez transa girdim. Sizlere anlatmak istedim.
Biyorezonanstan yararlanmak isteyenleriniz Çiğdem Yılmaz ile iletişime geçebilirsiniz.
Çiğdem Yılmaz
https://www.instagram.com/chiyasambycigdem
Aynı zamanda, madde bağımlılığı, sigara bıraktırmaktan tutun da farklı hastalıkları iyileştirmek adına biyorezonans makinelerini farklı yorumlayıp kullanan Drt. Nihal Kurt’u da çok sever ve güvenirim. Sizlere paylaşmak istedim.
Dr. Nihal Kurt
Sevgili Dostlarım, öncelikle sizlere tavsiye edebileceğim bilgilendirici videoları listelemek isterim. Benim hayatımda ve gelişimimde çok büyük katkıları olan dünyaca ünlü eğitmenler ve bilim insanları var. Onları ve yayınladıkları bilgileri nerede bulacağınızı aşağıda listeliyorum. Pek çoğunun şimdilik Türkçe’si yok. Sadece Dr. Joe Dispenza’nın videolarını Türkçe’ye çevirmişler. Onlara da sonsuz teşekkürler.
İngilizce olarak takip etmek ve öğrenmek isterseniz, buradan araştırabilirsiniz. Bu çağın en büyük özelliği, ruhsal bilgileri, dini bilgileri, bilim ile birleştirebilen kişilerin varlığıdır. Daha önce Leonardo Da Vinci, Pisagor, Sir Isaac Newton, Nikola Tesla gibi büyük öğretmenlerin (daha pek çokları var ama burada hepsini anmak için yerimiz yok), yaptıklarını şimdi başka isimler yapıyorlar.
Şimdi bilim ile spiritüel ya da ruhsal/dini bilgilerin örtüştüğü noktaları anlayabilmek ve kıyam zamanında önünüzü daha net görebilmeniz için şu aşağıdaki videolar ve öğretiler tavsiyemdir. Ben çok yararlandım.
Öncelikle www.gaia.com adlı siteye yıllık üyelik yapabilirsiniz. Bu siteden sizler için seçtiklerim:
1.Nassim Haramein.: Physicist & Research Director of International Space Federation. (Uluslararası Uzay Federasyonu Araştırma Bölümü Başkanı Fizik Bilimleri) Unification Theory adlı bir matematik formülü geliştirmiştir. Bu formül, 2 önemli şeye işaret eder: 1- Evrende her şey BİR’dir ve tek bir fizik formülü ile her şeyi tam olarak hesaplayabiliriz. 2- Evrende boşluk zannettiğimiz yerlerde boşluk yoktur. Eter ya da plasma dediğimiz bir madde vardır ve bu evrendeki tüm enerjinin titreşim yoluyla zamansız bir şekilde eter yoluyla aktarım yapıldığının göstergesidir. Nassim Haramein’in buluşu ile birlikte, hayatımızda nasıl kolayca yaratım yapabileceğimiz ve 3. boyuttan 5. boyut yaşamına çıkabileceğimizin sır perdesi aralanmıştır. Bilim yoluyla, ruhsal yolculuğun ve yükseliş/ermişlik yolculuğunun nasıl olacağını görmekteyiz.
2. Robert Edward Grant: İş insanı, Müzisyen, Philomath (Matematiksel fizik) geometry, kriptografi, evrenin ve yaratılışın tekrarları ve matematiksel formülleri, eğitmen.
Kitapları: Neuromined: Tryumphing Over Technological Tyranny.
Yazar: Robert Edward Grant ve Michael Ashley
PHILOMATH: The Geometric Unification of Science & Art Through Number
Yazar: Robert Edward Grant ve Talal Ghannam
Gaia sitesindeki eğitim videoları: The Divine Encryption
Ayrıca konuk olduğu tüm söyleşiler.
3. Robert J. Gilbert Ph.D. Former US Marine Corps Instructor in Nuclear Biological Chemical Defense, Studied French Vibrational Radiesthesia, Egyptian System of BioGeometry, Sacred Geometry, Director of Vesica Institute for Holistic Studies.
Gaia sitesindeki eğitim videoları: Sacred Geometry
4. Dr. İbrahim Karim: Ph.D. /Dr.Sc. Federal Institute of Technology, Zürih İsviçre Mezunu, Mimar, Bilim İnsanı, BioGeometry biliminin kurucusu, Yazar
Kitapları: BioGeometry Signatures
Hidden Reality: The BioGeometry Physics of Quality
Back To A Future For Mankind
Gaia üzerinden BioGeometry diye araştırırsanız onun eğitim videoları önünüze çıkacaktır.
5. Marina Jacobi: Quantum Manifestation Series.
Kitabı: The Harmonic Reactor
Değişik bir bakış açısı isteyenlere, meraklılarına, uzaylı bir üst boyuttaki gruptan aldığı bilgileri canlı yayında kanallık yaparak paylaşan ve dini ve spiritüel bilgilerin uzaylı ve yüksek boyutlu bakış açısıyla yorumlayan, paralel evrenler arasında gezmeyi öğreten bir medyum. Gaia üzerinden kendisinin videosu yok sadece röportajlar var. Ancak kendi sitesini inceleyebilirsiniz.
6. Dr. Theresa Bullard: Yazar ve Fizikçi. Quantum Coheren ce and DNA Potential
Seri: Mistery Teachings
Kitapları: The Game Changers: Social Alchemists of the 21st Century
The Profundity and Bifurcation of Change
Dr. Theresa Bullard ve Arthur Shelley