İSTENMEKLE SEVİLMEK ARASINDAKİ FARK

7 Ekim 2024

İSTENMEKLE SEVİLMEK ARASINDAKİ FARK

İstenmek, arzulanmak, bir kadını yüceltecek bir konum değildir. Zaten hormonlar devrededir. Hormonlarınızın birbirini tutması, kesinlikle çok değerlidir ve yüksek sevişmek ve altın hazza ulaşmak için bu bir ön koşuldur.

Ama yeterli değildir: 

Sevilmek, çok önemlidir. 

Peki ikisinin arasındaki farkı nasıl anlarsınız? 

Hayal edin. Bir erkek çok ilgili bir şekilde size odaklanmış durumda. Elbette birinci dakikadan sizi romantik şekilde sevip kalbini açacak değil. Bu sevgiyi ortaya çıkarmak, kalpleri karşılıklı olarak açmak birlikte yapmanız gereken bir şey. O bir süreç. Ancak, bazı kişiler, kalplerini açmaya hevesli olmayabilirler. Bunu da en başından itibaren görebilirsiniz. 

Doğaüstü yeteneklerini açmış ve Tanrıça Kadın olmuş biri, bu niyeti en başından kısa bir sohbette anlayabilir. Çünkü sadece söylenen sözler değil, onların arkasını dolduran niyet, duygu, düşünce, inanç, hayata bakış açısı ve davranış şekli olması gerekir. Özü sözü bir olmak gerekir. Ancak bir Tanrıça Kadın için, buna bile gerek yoktur. Kişinin enerjisini okuyabilir. Enerjinin içine girip deşifre edebilir. Ve yüksek sevişme bu yüzden ona kendiliğinden gelecektir. 

Peki, erkeğin sevmeye hevesli olup olmadığını nasıl anlayabiliriz?

Kolay bir formül beklemeyin. Her sayacağım madde, zıt kutbuyla mevcuttur. Ve bir kadına yolunu kaybettiren şey, bu zıt kutupların kandırdığı fısıltılardır.  

Acelesizlik

Gerçekten sevmeyi isteyen bir erkek, muhakkak size yaklaşmayı ağırdan alır. Her şeyinizle ilgilenir. Sorular sorar. Bu tıpkı acelesiz bir ön sevişme gibidir. Bir anda sizi yatağa davet etmeye çalışmadan, ama muhakkak dokunarak ve ten uyumunuzun olup olmadığını anlamaya çalışarak hareket eder. Onu erkeğin bakışlarından, gözlerinden, sizi davet ettiği yerlerden anlarsınız. Sürekli eve değil de dışarıya da çıkmayı isteyecektir. 

Ancak bunun da zıt kutupları vardır. Örneğin, her yavaş hareket eden sizi daha iyi tanımaya çalışmaz. Bazı erkekler adım atmakta zorlanırlar. Ya da erteleme huyları vardır. Özgüven eksikliği olabilir. 

Ayrıca, size dokunmak, öpmek isteyen bir erkeğin, size kalbini kapatacağını sanmayın. Bu da kadınlar arasında büyük bir önyargıdır. Hiç kimse, cinsellik yaşayacağı birisiyle, bunun nasıl bir his olacağını anlamadan, ten, koku, uyum, anlayış, cinselliğe bakış açısı gibi konularda uymayacaksa, en başından kendini aşık olarak konumlandırmak istemez. Bu hem erkek hem de kadın için koskocaman bir zaman ve enerji kaybı olacaktır. Hayat enerjisi, yüksek beklenti sonrasında yaşanan hayal kırıklığı ile yerlere düşer. 

Unutmayın!

Acelesizlik, sevmeden, aşık olmadan dokunmamak ANLAMINA GELMİYOR!!!

Yapmanız Gereken 

Aynı acelesizlikte kalmak. Beklentiyi çok düşük tutmak. Neye göre? Davranışları ile sözlerinin tuttuğu ortak hıza göre. Bazen bazı erkekler büyük konuşurlar. Aşkım, sevgilim, bebeğim gibi. Ama davranış yavaştır. Ya da tam tersi. Burada ikisinin birleştiği kadarı sizin beklentiniz olsun. 

Kendi başınıza bir tam gün geçirdiğinizde, ona acı verici bir özlem, korku dolu bir bekleyiş, ne yaptığını izlemek gibi dürtüleriniz olmasın. Sadece kendi hayatınızda sakin, huzurlu ve mutlu kalmalısınız. 

Her buluşmada, ufak ufak yüksek sevişme modeline uygun biri olup olmadığını anlamaya çalışın. Daha çok eşli, doyumsuz, huzursuz, kaçamak oynayan, söz verip tutmayan, gösterip de vermeyen kişileri baştan eleyin. Ve arkanıza asla bakmayın.  

Doğaüstü güçleriniz aktive olmaya başladıysa, buraları kolayca ayırt ederek geçebilirsiniz. 

Olgun Bir Ruh

Olgun bir ruh, yarasızdır. Travmasını atlatmıştır. Ve artık hayat şartlarından şikayetçi değildir. Kurban psikolojisinden çıkmış, kendini ayağa kaldırmış ve hayatta istediklerini kendi bileğinin hakkıyla elde etmiştir. Artık çıplak kadına, mükemmel vücutlara, kısa boşalma hazlarına, herhangi bir kadından elde edeceği ilgiye doymuştur. 

Böyle bir erkek var mı? Bana bu soruyu çok soruyorlar. Evet onlar var. Hem de çoklar. Eğer onlardan birine henüz rastlamadıysan, muhakkak senin ona görünür olman gerekiyor. Belki de hazır değilsin. Ama emin ol ki hazır olduğunda karşına çıkacaktır.

Gelelim bu özelliklerin zıt kutbuna…

Duygularını bastırmış olanla,  travmasını hakiki duygu simyasıyla, yüzleşerek, içinden cesaretle geçerek geride bırakmış olan arasında fark vardır. Bu farkı ayırt etmelisiniz. Bu kişiler donuktur. Heyecansızdır. Kontrol edilemeyen öfke patlamaları sinyali verirler. Çok eleştirmeyi severler. Mükemmellik ararlar. Takıntılı (obsesif) olabilirler. 

Duygusunu kolayca sana ifade edemeyen, hissedemeyen, ne hissettiğini ayırt edemeyen, donuk, ancak içince konuşabilen insanlar, travmalarını bastırmışlardır. Eğer psikolog olmaya niyetli değilsen, olgun bir ruhu tercih et. Bu ruh, olgunluk yolunda yanma aşamasındadır. Ya da saklanıyordur. Eğer yüksek sevişme istiyorsan, olgun ruha yönelmeli, bu tip bir erkeği kırmadan mesafe koymalısın. 

Mesafeni koyduktan sonra merak bile etmemelisin. Ancak, şifalanma aşamasında yolculuk yapıyorsa bu klasik cinsellik yaşamayı isteyen bir kadın için ok dir. 

Bir başka zıt kutup, kendi bileğinin hakkıyla para kazanan, yoktan var eden, çekim yasasını ve hayatın tadını çıkartarak bereketini oluşturan birisi yerine, ailesinin gücünden faydalanarak çok büyük isim yapmış birisine gitmektir. Burada, dış kabuk gözlerinizi boyayabilir. Ancak, kendi bileğinin hakkı demek, onun hırs küpü olup, hayatta her şeyi arka plana atarak, kimlik ve değer duygusunu SADECE iş başarısından alıyor demek değildir. Karışmasın birbirine. 

Çekim yasası ile ve boşalmadan orgazm olmayı öğrenmiş bir erkek,  hem hayattan zevk alır, hem de kadınından… Aynı zamanda da bereket ve başarı yıldızı çok parlaktır. 

Nasıl Ayırt Etmeli

Burada, çok uzun saatler sohbet edebilmelisin. Sohbetten sıkılmamalısınız. Birbirinize değer katabilmelisiniz. Tek taraflı düşünmeyin. Sadece o sana değil sen de ona değer katabilmelisin. Sohbet içinde yeri geldiğinde içindeki lolitayı ortaya çıkarmalısın. Lolita, cinsel birleşme yaşayacak olan parçan değildir. Ancak kundalinisini kullanarak gözleriyle, ses tonuyla, karşısındaki erkeğe nüfuz edebilen parçanızdır.

O, bir oyun kurucudur. Bir gün sadece hiç dokunmadan yükselmeyi sağlar. Bir başka gün sadece konuşarak. Bir başka gün dans ederek. Bir başka gün eğlenceli konulardan konuşarak. Ya da yaratıcılığını konuşturarak. Erkeğin, bu oyunda SABIRLA sınırlar dahilinde oyuna heyecanla katılıyor olması gerekir. Bu bir göstergedir. Ruh olgun, acelesiz ve kalbini açmaya hevesli demektir. 

Elbette altını çizelim: hemen sizi sınırları açıp yatağa kısa yoldan götürmeye çalışmadan o oyuna dahil olmak, baştan çıktığında nefsini, arzusunu kontrol edebilmek buradaki en önemli göstergedir. 

Hırsları, başarıları, aileden gelen parası gücü ön planda olan, güzelliğinize sohbet ve enerjinizden daha fazla önem veren erkekler ise bu sabrı da gösteremezler. Egoları daha ön plandadır. Sohbetleri hem sıkar hem de siz onu sıkarsınız. 

Diğeri ise gerçektir. 

Bağ Kurma Arzusu ve Adımları 

Hakiki bağ nasıl kurulur? Bunun adımları nelerdir? 

Hoşlandığı kişinin hayatını sormak, detaylarla ilgilenmek, duygusal ve hayata dair bazı ihtiyaçları karşılamak, hayatla ilgili bazı işleri birlikte yapmak, ve en önemli göstergelerden birisi; onun duygu durumu ve başına gelen olayların devamını takip etmek. 

Bakın, burada sık sık aramak, her Allah’ın günü mesaj atmak, sürekli iltifat etmek gibi klasik şeylerden bahsetmiyoruz. Bırakın bunlar, sevgi oluştukça kendiliğinden gelsin. Örneğin, kız arkadaşının annesi rahatsızlanmış. Erkek, ona annesi konusunda yardım edebilir, belki doktor tavsiye edebilir, ertesi gün arayıp nasıl olduğunu sorabilir. Ya da bir gün önce mutsuz olduğunu öğrendiği kadını ertesi gün arayarak bugün nasılsın diyebilir. 

Şimdi zıt kutuplara bir bir bakalım. 

Sağlıklı bağ kurmak yerine bağımlı olmayı istemiyoruz. Örneğin “Ben sensiz yaşayamam”, “Ya benimsin ya da kara toprağın” “Benden ayrılırsan ölürüm” tarzındaki konuşmalar, davranışlar, kısıtlayıcı tavırlar, aşırı kıskançlık asla sağlıklı bağ değildir. O aramadığında mutlu olamayan, kendi başına kendini oyalayamayan, mutlu ve huzurlu kalamayan kadın kadar, ayrılamayı kendine yediremeyen erkek de bağımlı ve tehlikeli kategoridedir. Asla sağlıklı değildir. 

Duygusal ve günlük hayatta ihtiyacı olan bazı şeyleri karşılamak, bir kadına düzenli maddi yardım yapmak demek DEĞİLDİR. Bunu bekleyen kadın, erkeğin gücüne mahkum olacaktır. Kendi İlahi Gücü yardımıyla kendi bereketini sağlayamamış bir kadına, erkek para ya da aşırı pahalı hediyeler vermeye devam ederse, bunu bir süre sonra kontrol amaçlı kullanacaktır. Kendini, kadını satın almış gibi hissedecektir. Elbette bu söylediğim, evlilik olmamış bir ilişki için geçerlidir. 

Oysa ki, maddi olarak erkeğe mahkum olmayan bir kadın, erkeklerden çok daha fazla cömertlik görebilir. Çünkü amacı, sınıf atlamak ya da sırt yaslamak değildir. 

Bunu neden böyle olduğunu da hatırlayalım: Bir kadını kendi İlahi Hediyesini keşfetmesi ve bunu hizmete sokması gerekliydi. Kendini bulup keşfetmiş, tüm dünyaya meydan okuyabilecek kadar cesur olmuş, kendine yeterek özgürlüğünü ilan etmiş her kadın, çok daha caziptir. 

Ama bakın, sıradan bir işten bahsetmiyorum. Buranın da altını çizelim. Yani, bir şirket kurdum ve hırsımla büyüdüm kendi başıma zengin oldum değil konu. Yani, tek taşımı kendim aldım tek başıma kendim yaptım havasını asla kastetmiyorum. 

Ruhunu derinleştirmiş, hediyesini keşfetmiş ve sadece bu alanda çalışıp buradaki bereket kapısını açabilmiş olanları anlatıyorum. Bu, ÖZ ile Rabb’iniz ile bağ kurmak ve sürekli başka hiçbir şeye bağlı kalmadan da coşku, doygunluk ve vecd hali yaşamak demektir. Zaten seksi ve çekici olan durum da budur. 

Ancak, hediyeyi bulmak, her kadında ilk önce bir yanılsama ile başlar. Her kadın ilk önce, kendini şifacı olarak görür. Sonra sevgiyi yayan, şifayı yayan parçasını hatırlamaya başlar. Ve bir yaşam koçu olması gerektiğini düşünür. Oysa ki durum bu değildir. Her kadın, dişilik özelliği sebebiyle bu yeteneklere sahiptir. Hediyeniz daha şahsi, daha bulunmaz bir özellik ve bilgidir. 

Tanrıça Kadınlar Okulu’nda 3.dönemden itibaren bizlerle hediyenizi bulabilirsiniz. 

Neye Dikkat Edelim?

Öyleyse, bağ kuran erkek, acelesiz, ruhsal olarak olgun, artık kadını dış kabuğuna doymuş, hırslarını bırakmış erkek, sevmeye açık ve hazırdır. Eğer değilse, siz ona hazır değilsiniz demektir. Ya da hormonlar bir şekilde başkasını bekliyor demektir. 

Bu yüzden, KENDİNİZE ODAKLANIN.

Hayatı ve ruhu keşfetmeye, hediyenizi geliştirmeye, İlahi gücünüze teslim olmaya odaklanın.

O doğru kişi gelecektir. 

O zamana dek, yarım yamalak, sadece istekle gelen kişilere korkmadan, üzülmeden, aklınız kalmadan HAYIR demeyi unutmayın.

Sevgilerimle,
Seda Diker

Youtube