YÜKSEK SEVİŞME GÖZLERLE BAŞLAR

7 Ekim 2024

Yüksek sevişmenin birinci kuralı, erkeğin boşalmadan orgazm olmayı öğrenmesidir. Buna istekli ve ruhen de hazırsa, kadını ona yardımcı olmalıdır. Ve erkek de kadına yardımcı olmalıdır. Ben sizlere burada birkaç yöntem sunacağım. Çünkü detaylı bir biçimde nasıl başlanır, nasıl konuşulur, nasıl dokunulur, nasıl bir sıra izlenir, nasıl nefes alınır, vücutlar ve duygular nasıl hazırlanır, anlatmak istiyorum. 

Birbirinizi hazırlamak için önceden anlaştıysanız, gerisi kolay. Sadece erkeğin, boşalmasına hakim olması gerekiyor. Erken boşalmak, istem dışı boşalmak, ya da yarı yolda vazgeçtim boşalayım gibi bir durum ya da düşüncesi olmamalı. Ancak kendine hakim olmuş birisi altın hazza ulaşabilir. 

Burada asıl sevişen enerjiler olmalıdır. Öyleyse şimdi bir sahne düşünün. Hikaye olarak okuyun. Ve hayal edin. 

Genç kadın, yürürken bir su gibi akıyordu. Kırıtmak ya da göz boyamak için değil, vücudunun kıvrımlarının serbestçe hareket etmesine izin verecek şekilde yürüyordu. Vücut kıvrımlarının hareketi, kundalinisini yukarı çıkarmayı başarmış bir kadın için kolaydı. Kundalini (cinsel enerji) yukarıya doğru çıkarken, tüm bedene ve hücrelere elektrik akımına benzer bir akım veriyordu. Bu akım, kendi titreşimi sebebiyle, hücrelere düzenli ve geometrik bir titreşme veriyordu. Fiziksel olarak vücudu, balık gibi çırpınarak, kundalininin beyne kadar çıkmasına eşlik ediyordu. 

Bu akıma alışmış bir kadının vücudu, yürürken başka bir ahenkle hareket ederdi. Özellikle yapılmadığı belli, doğal, yumuşacık, sevecen, sıcacık bir çağrısı vardı. Davetkar bir beden, elektrik akımıyla manyetik akımın birlikte hareket ettiği bir dansa dönüşüyordu. 

ERKEK: Onu seyretmeye koyulmuştu. Acelesizdi. Gözleriyle, kadının kıvrımlarından taşan dişilik enerjisini seyrediyor, bundan müthiş bir haz duyuyordu. Ona doğru çekiliyor ona dokunmayı hayal ediyordu. Onun kendinden emin adımları, saçlarına hafifçe dokunuşu, espri yaparak gülümseyişi, adamı daha da heyecanlandırıyordu. Ancak, zihnini eğitmişti. Kadının daha yeni başlayan o dişilik enerjisinin bedeninde dolaşmasından duyduğu coşkuyu, hızla onu kendine çekip öperek bile kesmek, durdurmak istemiyordu. 

Evet… Acele davranmak, genç kadının erkeğine dişiliğini gösterirken duyduğu hazzı yarıda kesmek demekti. Tıpkı klasik cinsel birleşmede erken boşalmak gibi birşey olurdu bu. Her ikisi de oyunun kendisinden etkileniyor, heyecanın katlanmasına izin veriyordu. 

O sırada cinsel enerji, yani kundalini, bedenlerinde 8 rakamı çizecek şekilde hafif hafif dolanmaya başlamıştı bile. Bu aşamada boşalmayı istemek, kahve içerken, yanında çoktan bırakmış olduğun sigara tiryakiliğinden bir iki nefes almayı özlemek gibiydi. Aklına gelse dahi, kundalininin 8 şeklindeki yolculuğunu bozmamalıydı. 

KADIN: Genç kadın ince topuklu ayakkabılarıyla zarif bir şekilde yürüyerek meyve tabağını sundu. Eğilerek eliyle erkeğin yakasından hafifçe kavrayarak onu kendine doğru çekti. Gözleri, erkeğin gözlerine doğrudan ama bir o kadar da oyunbaz şekilde bakıyordu. Erkeğin kendisini öpmek istediğini sanmasına aldırış etmedi. Eğilip dudaklarını hafifçe kulağına değdirerek fısıldadı: Hemen değil. Yanağıma bir öpücük almadan meyvelere sahip olamazsın”

Erkeğin yanağı yerine dudağının kenarına öpücük kondurmasını hissettiğinde gülümsedi. Ve meyve tabağını sehpaya koyarak içinden bir üzüm tanesini alıp dudaklarına sürdü. Gözleri, erkeğe duyduğu beğeni ve hayranlık sebebiyle kundalini enerjisini taşıyordu. Her heyecanlandığımızda olduğu gibi, kadının da kundalinisi yani cinsel enerjisi bir elektrik akımı gibi yukarı çıkmıştı. Kadın, büyük bir dikkatle o heyecanını göz bebeklerine çıkardı. Göz bebekleri şimdi ateş gibi parlıyordu. 

Kundalini, hayat enerjisine dönmüştü. 

Kadın, erkeğin kendisini öpmesini ne kadar çok istediğine odakladı zihnini. Ancak bunun için bir acele adım atmadı. Sadece gözlerinde o ifadeyi yerleştirdi. Artık tüm heyecanı gözlerindeydi ve bebeklerden sanki lazer ışığı şeklinde elektrik akımı çıkıyor, erkeğin göz bebeklerine doluyordu. 

Uzun uzun bakıştılar. Sevişir gibiydiler. Zaten bu oyun, sevişmenin kendisiydi. Sevişmek her anlamda her davranışla olabilirdi. Acelesizce kadın dudağına sürdüğü üzüm tanesini erkeğin dudaklarına sürdü. Her ikisi de yükselmeye başlamıştı. 

Kadın ayağa kalkarak müzik çalmak üzere hoparlöre doğru ilerledi. Tam oraya geldiğinde, yavaşça eğilerek ayakkabılarını çıkardı. Artık çıplak ayakla yere basıyordu. Coşkuyla güldü. Ve müziği başlattı. Erkek arzuyla, tutkuyla kadını seyrediyordu. Kadın şarkının ritmine uygun şekilde dönmeye başladı. Sonra hareketlerini daha da yumuşatarak dans etmeye koyuldu. O anda erkeğe bakmıyor, hatta hiç bir şey düşünmüyordu. Sadece vücudunun doğaçlama yapmak istediği hareketleri yapıyordu. 

Bir kadının kendi ÖZ’ü ile BİR olması buydu. Kadın, kimin ne dediğine, o anda erkek tarafından vücudunun nasıl göründüğüne, mükemmel dans edip etmediğine aldırmadan, sadece kendi zevki için dans ediyordu. Ve ona o anda haz veren şey, erkeğin kendisini seyretmesi değildi. 

ÖZ ile BİR oluştu. Kundalini, içinde dönerken, elektrik akımını veriyor, vücudunun o akımla BİR hareket etmesi ise, hücrelerini birbirine uymuyordu. Düşünceleri o anda yoktu. Sadece HAZ vardı. Bu, klasik bir cinsellik için ön hazırlığa benzemiyordu. Kadın, kendini erkeğe beğendirmek ya da izlenmek için yapmıyordu. Sadece BİR olmanın HAZZINI yaşamak için dans ediyordu. 

ERKEK: kadını öylece kendinden geçmiş ama basitçe dans ederken seyretmek, erkeği koltuğa mıhlamıştı adeta. Öylesine hipnoz edici, öylesine büyüleyiciydi ki, ona doğru tüm hücreleriyle çekiliyordu. Bunun sebebi, kadının teni, dansının çekiciliği falan asla değildi. O anda kadının İlahi Güç ile dans edişini, enerji ile bedenini BİR edişiydi. Ona bakarken adeta kendi Rabb’ini hatırlıyor, O’nun yüce gücünü bu enerjinin kadınla birleşmesinde hatırlıyordu. Kadına bakarken Rabb’ini hatırlıyor, İlahi gücün varlığını fiziksel olarak hissediyordu. Bu yüzden huşu hissine kapılmıştı. Gözleri dolacak gibiydi. Ama dolmuyordu. Boğazı düğümlenecek gibiydi ama düğümlenmiyordu. 

Bu kadar ilahi bir hisse kapılmasının sebebi neydi? 

Alelade bir seks ile kundalini yükselmesi arasında dağlar kadar fark vardı da ondan. Kundalini yolunu açmamış, cinsel enerjisini hayat enerjisine çevirmemiş bir erkek, bu zevki alamaz, huşuyu bulamazdı. Ve kadınına bakarkeni onun ruhunun ilahi enerjiyle BİR hareket ederek dans edebilmesi ile transa girercesine zevk alamazdı. 

Acelesiz bir zevkti bu. Ona her hücresiyle kabul verdiğini, kalbinin açıldığını hissediyordu. Gözleri küçük ve masum bir çocuk gibiydi şimdi. Ne yapacağını bilemez gibi. Çünkü ezberinin dışına çıkıyordu artık. Burası bilmediği bir alandı. Hızla akan berrak bir nehrin sularına kendini bırakmış eğlenerek kayıyor gibiydi. Bir yandan da içi heyecanla çekiliyor, acelesizce o ana kilitleniyordu. 

KADIN: kadın usulca dans ritmini yavaşlatarak erkeğe doğru yöneldi. Uzun süredir ilk kez onu fark ediyor gibiydi. Belli ki dans ederken tamamen kendisiyle sevişmişti. Yeniden geldiğinde cildi tatlı bir pembelikle parlıyordu. Pürüzsüzdü. Gözbebeklerinden alevler lazer gibi çıkıyordu. 

Yavaş hareketlerle, sanki erkekteki huşuyu bozmak istemezmişçesine önünde diz çökerek oturdu. Usul hareketlerle bağdaş kurdu. Ancak bir an olsun, gözlerini erkeğin gözlerinden ayırmıyordu. İçinden adeta “Seninle sevişmek istiyorum” dye bağırıyor, ancak bunu dile getirmeden sadece gözleri ile anlatıyordu. 

Aklından geçenleri tek tek gözlerine ve mimiklerine taşıdı. Başıyla hafifçe hareket ederek, gözlerini gözlerine dikti. Yumuşaktı. Sıcaktı. Ateşliydi. Ama acelesizdi. Sevecendi. Şefkatliydi. Hayrandı. Hepsini aynı anda gözlerine yükleyerek, usulca boynuna doğru indirdi. Öpmek istediğini gösterircesine hafifçe dudaklarını kıpırdattı. Çok belli belirsiz bir kıpırdanmaydı bu. 

Oradan göğsüne, kalbine, göbeğine, kasıklarına, cinsel organlarına, ve hatta perineumu ima edercesine bacaklarının arasına kaydırdı gözlerini. Ve sonra yeniden yukarıya çıktı. Usul usul gözlerini yakaladı. Ve o gözlere uzun uzun baktı. 

ERKEK: kadının gözlerine odaklanmıştı. Eğer elleriyle, parmaklarıyla, bedeniyle dokunsaydı, bu denli zevk alamazdı. Çoğu sevişmeyi öğrenmiş, kadından nasıl zevk alabileceğini bilen olmuş erkeğin dediği gibi, hemen birleşmek değil, kadınla sevişebilme ihtimaline aşık olacaktı. Onun bilinçle, son derece tahrik edici ama bir o kadar da masum bakışları, her şeyi anlatıyordu. Gözleri birbirini buldu. Artık hiç kıpırdamıyorlardı. 

Erkeğin ateşi ilk önce göbeğine çıktı. Artık hafifçe inlemeye başlamıştı. Göbeğine doğru bir serinlik, ara ara da ateş hissetmeye başladı. Kaslarını kasma ihtiyacı duyuyordu. Tuhaf bir şekilde bedeni hareket etmek istiyor ama aynı zamanda elektrikleniyor gibiydi. Gözleri birbirinde kaldıkça, ateş kalbine doğru yükseldi. Adeta kaburga kemikleri birbirinden ayrılarak çatırdayarak açılıyor, kalbine daha fazla alan açıyordu. Sevgiyi daha fazla hissedebilmesi için… 

KADIN: gözleri ile ona bakarken, şimdi alnından ve ellerinden enerjiyi yükselmesi için komut vermek üzere kullanmaya başladı. Erkeğin bedenindeki kundalini artık kadına uyumlanmıştı. Söz dinliyordu. “Yukarı” emri verdikçe yukarıya çıkıyordu. 

ERKEK: muhteşem bir titreme ve bel kemiği boyunca kabararak yükselen, suya atınca köpüren C vitamini misali yoluna çıkmış kundalini, birbirine eşlik ediyordu. Bağırmaya başladı. “Bana neler oluyor? Bana ne yapıyorsun” aslında ne olduğunu biliyordu. Ancak yüksek hazdan ne yapacağını şaşırmış gibiydi. Elektrik akımı vücudunu kaplıyordu. 

Sonunda titreyerek, balığın sudan çıktığındaki çırpınışı gibi ritmik ve enerjiyle uyumlu hareketlerle kundalini beynine çıktı. Şimdi beyni yavaş yavaş uyuşuyordu. Sanki kendinden geçecek gibiydi. Sanki uçacak gibiydi. Sanki rüyada gibiydi. 

Ve bambaşka bir rüya alemine giriş yaparak, kendisini okyanusta gördü. Başka biri gibiydi. Etrafında başka kişiler vardı. Ama içinde hüzün ve korku birlikte hareket ediyordu. Boğulur gibiydi. Ama boğulmadı. 

Trans hali çok kısa sürdü. Ve kendiliğinden bitti. Şimdi erkeğin elleri kolları havaya kalkmıyordu. Üzerinde müthiş bir yorgunluk vardı. Adeta maraton koşmuş gibi hissediyordu. Ancak bu da kalıcı değildi.

Sarıldılar. Birbirlerinin kollarında öylece durdular. Hafifçe öpüşerek. Çünkü nestling denen yani yuvalanma diye çevirebileceğimiz bir işlem başlamıştı. Kadının bedeninden çıkan elektrik akımları, sanki kablolu gibi, erkeği sarmalıyor, kişi yuvasına yakın bir örgü örüyordu. O, şifalanma anıydı. 

Dahası var. 

Bu sahne, sadece bir kadının bir erkeği yüksek sevişmeyi başlatmak için ilk yaklaşımının hikayesidir. Sadece bir örnektir. 

Başka şekillerde de yapılabilir. Ruhunuzun yaratıcı olmasına izin verin. 

Ana prensiplerden asla şaşmayın. 

Devamı gelecek. 

Sevgilerimle,
Seda Diker

Youtube