15 Ekim 2024
Doğru partneri seçemezsen, asla altın hazza (beyin orgazmı) ulaşamazsın.
Hatta, onunla sevgiye dayalı güven ve aşkı bir arada yakalayamazsın. Günümüzde çoğu kişi, erkekte güç, para, yakışıklılık, kaslı vücut, lüks araba gibi özellikler arıyor. Güç tanımı ise yanıltıcı. Güç, bir erkekte paradan, zorbalıktan, şiddetten gelmez. Güç, kendinden daha güçlü bir otoriteye bağlı olmaktan, kendinden başka kişilere sırt yaslayıp imkanlarını kullanmaktan ya da zengin aileye doğmaktan gelmez.
Güçlü Erkek Tanımını Değiştir
Hakiki güç, erkeğin kendi ilahi gücü ile (yani Rabb’i ile) gerçek temasta olmayı öğrenmesinden gelir. Bu ise, onun fiziksel olarak içki içmeyişi, fiziksel ibadetleri ile anlaşılamaz. Çünkü her ruh, kendi yolculuğunda farklı bir yerdedir. Gerçekten kendi Rabb’i ile BİR olabilmiş erkek, hayatına kendi bileğinin hakkıyla, asla yalana, şiddete, yasal olmayan karanlık yollara sapmadan, sırtını otoriteye dayamadan, hayatını konforlu şekilde sürdürüyor oluşundadır.
Böyle erkek, zaten parasını kazanmıştır. Zaten kalbi açık, sevmeyi öğrenmiş, kadınlardan korkmuyordur. O başarıyı yakalamıştır ancak başarı odaklı değildir. Sevgi odaklıdır. Merhametlidir. Kadınına saygı duymayı, onunla BİR olmanın önemini, bereketin dili enerjiden geldiğini öğrenmiş ve bunu kullanıyordur. Kısacası, hayatı güzel yaşıyor ve mutludur. Çok eşliliği, tek gecelik ilişkileri artık bir kenara bırakmış, onlardan alacağı zevkin aslında kendini ve enerjisini tükettiğini çoktan fark etmiş ve pornografik bağımlılığını kırmıştır.
Doğru Kadın Kimdir?
Doğru kadın derken, neye göre kime göre diye sorabilirsiniz. Burada sadece yüksek sevişme için uygunluk, aşk ve güven kutbunu tek bir kişide ve ilişkide yakalamaya ve yaşamaya hazır kadından bahsediyoruz.
“Duygu Simyacısı” adlı kitabımı okuyanlar bilir. Bilinçaltı, duygular ve inançları üzerine hiç çalışma yapmamış, simya yapmamış birisi, aşkta muhakkak iki kutba ayrılır. Yani aradığı her özelliği tek kişide bulamaz. AŞK ve GÜVEN iki zıt kutba ayrılmıştır. Aşık olduğunda gelen partner, ona tüm korkularını oynar. Tetikler. Üzer. Sınavlardan geçirir. Yakar. Tüm bunlara rağmen, hormonları çok aktiftir ve karşılıklı olarak birbirlerine çok fazla çekim duyarlar. Cinsellik klasik modeldir.
Güven kutbunda ise, kişi ruhen bir erkekte her ne arıyorsa hepsini tek erkekte bulur. Ancak bu kez de onu arzulamaz. Arzulayamaz. Hormonlar ne yazık ki karmamızı temizlemek, derslerimizi öğrenmek için programlanmıştır. Bu yüzden güven kutbu şifalandırıcıdır. Ama heyecanlı değildir.
Doğru kadın, bu iki kutbu tek kişide bulabilendir. Bunun için, artık erkeğin dış kabuğuna bakmayı sonlandırır. Onu heyecanlandıran şeyler para, pul, seksilik, kaslar, güç, lüks hayat değildir. Sadece iç enerjinin ve ruhların birbirine çekilmesidir. Böyle bir kadın, dişilik özelliklerini çok iyi öğrenmiş ve içselleştirmiştir. Dişilik derken, seksilik ya da cilveyi kast etmiyorum. Dişilik ve erillik özelliklerini anlattığım diğer makalemi, konuyu anlamak için okuyabilirsin.
Tanrıça duruşunu benimsemiştir. Korku, suçluluk ve yaralarını temizlemiştir. Artık yarası ile değil sevgisi ile hareket eder. Sevmekten korkmaz. Ancak her arzuladığını seviyorum zannetmez. Çünkü ikisi birbirine çok karışır. Arzuladığını sevdiğini düşündüğünde, bağımlılık başlar. Çünkü cinsel enerji çok güçlü bir çekim yaratır. Oysa ki yüksek sevişme için bambaşka dinamikler gerekmektedir. Nefsine hakim olmayı hem erkek hem de kadın öğrenmiş olmalıdır.
Bu kadın ve erkek:
Bu kadın olduğunuzda, aşk ve güven kutbunuz birbiriyle birleşir. Duygu simyası yapmak için web sitemdeki duygu simyası butonuna tıklayarak bilgi alabilir, ya da “Duygu Simyacısı” adlı kitabımı okuyup içindeki çalışmaları yapabilirsin.
Tantra Eğitimlerinde Doğru Partneri Seçme Eğitimleri
Sizlerle bu eğitimlerin içeriklerinden örnekler paylaşma sebebim, aynılarına hemen gidip katılmanız için değildir. Sadece önemini vurgulayarak aslında neye bakmanız gerektiğini anlayabilmeniz içindir. Bu yüzden, verdiğim eğitim örneklerini uygulamak gibi bir mecburiyetiniz olmadığını bilin.
Sizlerle 2 tane farklı çalışma paylaşacağım. Her biri yurt dışında veriliyor.
İlkinde, kalabalık öğrenci grubunun gözleri bağlanıyor. Ve karışık şekilde büyük bir salona gönderiliyorlar. Salonda sürekli öğrencileri takip eden profesyonel terapistler var. Oyunun kurallarını açıklıyorlar.
20 dakika boyunca dans müziği çalacak. Bu müzikle herkes gözleri görmeden, içgüdüsüyle, çekim hissettiği birine doğru gidecek ve onunla dans edecek. Birbirinin cinsel bölgelerine dokunmak yok. Sadece dans edilecek. Konuşulabilir, ancak sevişmek yok. Bir çift en fazla yarım dakika dans edebilir. Daha fazlasına izin verilmez. Bu yüzden, çekime karşı koyamayıp uzatanların yanına bir terapist gelerek nazikçe uyarır. Kişiler başka partnerlere yönelirler.
Dans müziği başlar başlamaz, herkes etrafta gezinmeye başlar. İnsan dış kabuğunu bilmediği, görmediği birinden nasıl etkilenir? O kişiye yaklaştıkça, hücrelerinden bir elektrik akımı geçmeye başlar. Çünkü kundalini hareket etmeye başlar. Yani, birine çekiliyorsak, zihnimizle, yargılarımızla, görselle kendimizi durdurmadan, ona dokunup dans edip konuşmaya başlıyoruz.
Sonuçta bu oyun bittiğinde, gözler açıldığında kimlere çekildiğimizi bulmaya çalışıyoruz.
Ana fikir nedir? Ne öğreniyoruz?
Yurt dışında daha cesur bir başka çalışma yapılıyor. Burada kendi bedenimizin de tamamen görünür olduğu ve bundan utanmadığımız bir evreye geçmeye çalışıyoruz. Bu eğitim boyunca ilk önce erkeklerin gözleri bağlanıyor ve yan yana uzanıyorlar. Kadınlar ise önlerinden sırayla geçerek, dokunmak istedikleri erkeğe dokunuyorlar. Erkek, bedenini ve kimliğini bilmediği bir kadın tarafından dokunulurken, çekilip çekilmediğini, bunu isteyip istemediğini enerjiden anlamaya çalışıyor. Eğer dokunulmak istemiyorsa o kadına “hayır” diyor.
O kadın ise, bundan rahatsızlık duymadan yoluna devam ederek, başka birine dokunuyor.
Daha sonra ise kadınların gözleri bağlanıyor. Ve dokunulmayı ve seçmeyi öğreniyorlar.
Amaç nedir?
Biz Bundan Ne Öğrenmeliyiz?
Tam olarak yukarıda saydıklarımı öğrenmek zorundayız. Ancak aynı yöntemle değil. Sadece amacını ve içeriğini bilmek, bize doğru partneri seçmekte yardımcı olacaktır. Çünkü diğer duyularla seçtiğimiz partner, sadece arzu, şartlanmışlık, sevgiden değil de hırstan ya da dünyevi bazı ihtiyaçlardan seçilmiş oluyor. O partner ile yaşanacaklar her zaman kısa ömürlüdür. Özellikle de cinsellik kısmı çok kısa ömürlü olacaktır. Partnerin kalbinin sevgi ile açılması çok küçük ihtimaldir.
Sonuçta kriteriniz şu olsun:
Boşalma, herhangi bir cinsle birleşme amacı olmaksızın, ne kadar uzun süre öpüşebiliyorsunuz? Örneğin bir gün boyunca?
Bu doğru bir başlangıç kriteri olabilir. Siz kendinize başka bir kriter de bulabilirsiniz. Tek önemsemeniz gereken şey, boşalma amaçlı olmadan uzun flört ya da ön sevişme yapabilmek.
Sevgilerimle
Seda Diker