YÜKSEK SEVİŞME VE DİŞİLİK

07 October 2024

Yüksek sevişme ve altın hazzın ilk koşulu, dişilik ve erillik gücünün birbirinin tam tamamlayıcı ve zıt kutbu olması demiştik. Haydi gelin biraz da bu konuyu inceleyelim. 

Altın haz, göbekten, kalpten, beyinden alabileceğimiz ve çok uzun süren orgazm biçimiydi. Ve yüksek sevişme, hayat enerjisi olan kundalinimizin yukarıya çıkarak, BOŞALMADAN ORGAZM OLMAYI başarmak demekti. 

Yüksek sevişmenin neden önemli ve gerekli olduğunun faydalarını “Yüksek Sevişme İçin Neler Gereklidir” adlı yazımda bulabilirsiniz. 

Gerçek Dişilik

Çoğumuz dişiliği, seksilik ile karıştırıyoruz. Bolca dekolte, daracık ve seksi kıyafetler, topuklu ayakkabılar, makyaj, kırıtmak, güzellik, aşırı bakım, seks imalı konuşmalar, ilişki yönetiminde manipülasyonlar bizi dişi yapmıyor. Tam tersine, dişilik bir bütündür. Ve ruhla, kişisel enerjimizle alakalıdır. Yin (Rahim) enerjiyi tam olarak taşımak ve temsil etmektir. Hem de tüm yetenekleri ve doğaüstü güçleriyle… 

  1. Kendini Keşfetmek

Dişi olmanın ilk adımı, kendini keşifle başlar. Kendini henüz fark edememiş bir kadın, dişiliği yansıtamaz. Peki öyleyse, kendini keşfetmek nasıl olmalı?

Bir kadın hayal edin. Kendini maceraperest olarak tanımlasın. Bu kadın hayatında hiç risk almamışsa, hayallerini fark etmemiş, ya da gerçekleştirmek için dünyaya meydan okumamışsa, maceraperest olan yanı GÖRÜNMEZ olacaktır. Bu yüzden, onun kalbinin seçeceği erkekler, kadının varlığını bile fark edemezler. 

Bir kadın hayal edin. Dans etmeye müthiş bir kabiliyeti var. Vücudu da müsait. Ancak, sevdiği alanda eğitim almıyor çünkü bunun ayıplanacağını düşünüyor. Ya da ailesi, hayatındaki erkek kendisini kısıtlayarak dans dersi almasını yasaklamış. Bu kadın, kendisini ortaya koyabilir mi? 

Diyelim ki, dans dersi alabildi. Ama son derece monoton bir mesleği var. Bu yüzden her gün aynı gri ofise gidip, aynı sıkıcı rutin işleri yaparak, aynı kişilerle çekişmeye devam ediyor. Bu meslekten bereketini artırabilir mi? Cevabı hayır! Çok para kazanıyor olsa dahi, erken yaşlanmaya müsait hale gelecektir. Ya da bereketi gerçek potansiyeline erişmeyecektir. 

Diyelim ki, bu kadın dans kabiliyetini mesleğe çevirerek, hayatındaki herkese meydan okudu. Gerçekten çok zevk almaya başlayacağı için, başarı kendiliğinden gelecektir. Bereketi mutluluk gibi açılarak artacaktır. Ve artık kendi hayalindeki erkekler onu BULMAYA başlar. 

Kendini keşfetmek demek, ruhunun Allah tarafından kendisine bahşedilmiş hediyesini tamamen keşfedip, tüm benliği ile o hediyeyi hatırlamak, geliştirmek ve başkalarına da hizmet edecek hale getirmektir. Çünkü bu son adım olan başkalarına hizmet etme durumu, kadının Rabb’i ÖZ’ü ile BİR olmasını sağlar. Vecd haline getirir. Tarifsiz bir hazdır. 

Sonuçları ise,

  1. Özgüven artışı
  2. Işıltı
  3. Fark edilmek
  4. Cazibe
  5. Kendi arzu ettiği erkek modeline görünür olmak
  6. Genelde görünür olmak

diye listelenebilir. 

  1. Kıyafet, Zarafet, Kendini Ortaya Koyma Biçimi

Burada, çok şık ve pahalı giyinmekten bahsetmiyoruz. Ne yazık ki kadınların pek çoğu pahalı ve marka giysileri peş peşe dizmenin, aşırı bakımlı olmanın, kuaföre gitmenin, seçkin bir dişi olmak için yeterli geleceğini sanıyor. Oysa bambaşka bir kavrama dikkat çekmek istiyorum. 

Her kadın özeldir. Ruhunu, hediyesini keşfetmiş, bunun için değil aileye, tüm dünyaya meydan okuyabilmiş bir kadın, özel olduğunu artık ispatlamak zorunda kalmaz. O zaten görünüyordur. Ama ikinci adım, kendi ruhunu, hediyesini yansıtacak kıyafet tarzını oluşturmaktır. 

Eğer siz bu keşfi çoktan yapmışsanız, zaten modaya göre ya da markalara para vererek değil, tamamen kişisel tarzınızı oluşturarak enerjinizi yansıtıyorsunuz. 

Ama eğer hala tam olarak keşfiniz bitmediyse, haydi size bir öneride bulunayım. 

Kendi Deneyimimdeki İlk Adımım: 

Herkes hemen kendini keşfedecek diye bir kural yok. Elbette bu bir yolculuk. Benim için de yolculuk, çocuk sahibi olmaya çalışıp da doğal yollardan bunu başaramayacağımı keşfettiğimde başlamıştı. Kendini keşfetmek uzun bir yolculuktur. Tıpkı yün yumağı gibi, ipin ucunu bir kez buldun mu, çeke çeke sonuna kadar gidersin. Gerisi kendiliğinden gelir. Her yeni keşfinde, kendi ruhun ve Rabb’inle BİR olma hissin artar. Hayat coşkun artar. Özgürlük hissin artar. Kendini daha iyi yansıtabilirsin. 

Tam bu yolculuğumun başlarında, Belçika’da oğlum Burak henüz bebekken yaşıyorduk. Karşıma İspanyol bir kadın çıktı. Kendisi House Of Color adlı bir disiplin ile stil danışmanlığı yapıyordu. Bense doğum kilolarımı henüz verememiştim. Kendimi kötü hissediyor, saklanmaya uğraşıyordum. Kadının ofisine gittiğimde, dip boyamı yaptırmadan gitmem gerektiği için daha da kötü hissettim. Ancak kadın hemen benim saçlarımın boyalı kısmını beyaz bir örtüyle kapladı. Tenimin Ece saç rengimin güneşe karşı durduğunda, mavi pigmentli olduğunu keşfetti. 

Daha sonra bana bazı karakter analizi testleri yaptı. İskelet yapımın tüm orantılarını santim santim ölçerek not aldı. 

En sonunda ortaya inanılmaz doğru bir stil çıkarttı. Benim hangi kumaşları, hangi renklerin hangi tonlarını, ceket boyumu, pantolon tiplerinin boyunu, hangi modelleri nasıl giymem gerektiğini bilimsel şekilde anlattı. Öğretti. Makyajdan tutun da, saç rengime kadar. Yani sarı yapacaksam şu ton, koyu boyayacaksam bu ton, takı takacaksam şöyle, desen tercih edeceksem böyle, bankadan resmi şekilde giyinerek kredi isteyeceksem şunu, bir partide dikkat çekeceksem bunu giymem gerektiğini bir güzel önüme serdi. 

Sizler de bu kadar profesyonel birinden danışmanlık alabilirsiniz. Yıllar içinde ben kendi ruhumu özgür bıraktıkça ve keşfettikçe, o prensipleri kendi stilimi yaratmak için kullandım. 

Bu bana ne sağladı? 

Görünürlük sağladı elbette. 

  1. Samimiyet, Gerçeklik, Güven:

Bir ilişkide samimi ve gerçek olmak ne demektir? Bugün ilişkilerin %80’i emin olun ki samimiyetsizlik ve iletişim hatalarına kurban gidiyor. Biz burada; cinsel iletişimden de bahsediyoruz. Evet, cinselliğin de bir iletişimi vardır. İlişkinin de vardır. 

Samimiyet nedir? Berraklıktır. Düşünün, deniz suyu berrak olduğunda, dibini görebiliriz. Dibini gördüğümüz suya çok daha güvenle basar, güvenle yürüyüp kendimizi bırakırız, öyle değil mi? İlişkilerde güven çok önemlidir. Ancak sadece karşı tarafın bize güven vermesi değil, bizim de aynı güveni ona yaşatmamız gerekiyor. 

Şimdi… 

Her şeyi dosdoğru karşı tarafa söylemek, güven vermek demek DEĞİLDİR: sadece yalan söylemeyerek ya da öngörülebilir davranmak, güven vermez. Bunlar bir erkekten beklenmelidir. Ancak kadının rolü çok farklıdır. 

Kadın, duygusal olarak güven vermelidir. Yani, aynı olaya bir gün öyle başka bir gün bambaşka tepki vermemelidir mesela… Konu cinselliğe gelince, kaçan, ne istediğini söyleyemeyen, kendi ruhunu ortaya koyamayan, utancını, suçluluğunu, korkusunu dillendiremeyen ya da çok fazla karşı tarafa yükleyen, tutarlı davranamayan kadınlar güven vermezler. 

Şimdi bir kadın hayal edin. Örneğin, “Ben bir ilişki istemiyorum” dedikten sonra erkeği evlenmeye zorlamaya çalışıyor. Ya da, “Seni seviyorum” dedikten sonra, cinselliğe yanaşmıyor. İlla ki sonuna kadar yaşanması da gerekmiyor. Ancak yakınlaşmadan insanlar birbirini tanıyamazlar. 

Şimdi hayal edelim. Bir kadın ile erkek görüşmeye, birbirleriyle ilgilenmeye başladı. İlk birkaç buluşma harika geçti. Kadın için ilgi almak, beğenilmek, iltifatlar duymak çok etkileyiciydi. Ancak erkek, bir süre sonra neden olduğunu anlamadığımız şekilde kendini geri çekti. Böyle bir durumda, kadın erkeği özlemeye başlar, öyle değil mi?

Klasik bir kadının birkaç tepkisi olabiliyor. Ya kendini geri çekip, onu unutmaya çabalıyor. Ama acı çekiyor. Ya da bir anda sitemlere başlıyor. “Neden benimle artık görüşmüyorsun? Ya da trip atmaya başlıyor. 

Oysa, tek bir kelime yazacak:

“Seni özledim.”

Ya da 

“Seni arzuluyorum.”

Erkek çoğu zaman, bu çağrıya cevap verir. Görüşmenin sürekli cinsellik için olması ise kadının sitem etmeden, kendi kendine karar almasını gerektirir. Eğer olmuyorsa, bir konuşma yapabilir. Burada, yüksek haz ya da yüksek sevişme başlığı altındaki davranış biçimlerini konuşuyoruz elbette. Dişiliğin gerektirdiği şey, açıklıktır. 

“Ben bir fuck buddy olmak değil, kundalinimi karşılıklı yukarı çıkartabileceğim bir beraberlik ile ilgileniyorum. Ama seninle sohbetimiz de çok güzel. Hatta beyinlerimiz birbirimize dokunmadan da sevişiyor. Sohbetimiz, zekalarımız birbirine uygun. İstersen böyle devam edelim. Heyecan duymaya devam etmek çok daha eğlenceli olur” gibi dürüstçe ama cesur bir cümle çok daha dişice olacaktır. 

Dişiliğin iletişimi, onun kendi değeri ve istekleri için yumuşacık, kırmadan, kırılmadan olur. Sitemsiz olur. 

Zaten, pek çok kundalini yükselten beraberlik, güçlü ve derin bir bağa kendiliğinden dönüşecektir. Bunu istemeyen biri varsa, o ilişkiyi terk edecektir. Israrcı olmanın alemi yoktur. 

Tutarlı olmak, duygusal tutarlılıktır. Kendi isteklerimizi, amacımız uğruna bir kenara atmamalıyız. Duygusal istekler, kendi yaralarımızı kapatmak, açlıklarımızı hırslarımızı gidermek için olamaz. Sadece sevişmenin ve yaşamak istediğimiz bağın yüksek olması için ne tercih ediyorsak, o çerçeveye bağlı kalacak şekilde hareket etmeliyiz. Buna Tanrıça Duruşu ya da Omurgalı Duruş adı veriyoruz. 

  1. Dokunuş, Gözler, Ses Tonu ile Nüfuz Etmek

Dişi bir kadın, sadece gözleri ile erkeğe elektriğini, arzusunu, niyetini, aklından geçenleri anlatır. Gözler, ruhun ve kalbin aynasıdır. Kundalini elektriksel bir akım gibidir. Ancak manyetik bir çekim gücüne sahiptir. Bu yüzden, gözlerimizin iletişim kurması için, önce beğendiğimiz erkeğe söylemek istediklerimizi, sevişme arzumuzu, ona neler yapmak istediğimizi, onun bize ne yapmasını istediğimizi aklımızda tutarak, hissetmeliyiz. O heyecan, kundalinimizi yukarıya ta gözlere taşır. 

Göz bebeklerimizi erkeğin göz bebeklerine odaklamalıyız. O sırada, lazer ışını gibi, yüksek elektriğin içindeki fotonlar, bizim  arzularımızı erkeğe bir bilgi paketi gibi taşırlar. Erkek bunu hissederek, bizi seyretmeye koyulur. 

O zaman kadın, yüz ve mimikleriyle, minik beden hareketleriyle, erkeğin kendisini anlaması, ve hayalinin gerçekleşmesi durumundaki heyecanını yansıtmaya başlar. Yüz ifadesi, göz bebeklerini destekler. 

Bu kez, erkek daha da fazla heyecanlanır. İşte o zaman, erkeğin hızlı hareket etmesini önlemek,i oldukça yavaş ilerlemek gerekir. Gözlerinizden ve ruhunuzdan, bu ağır kanlı, acelesiz oyunu uzatmayı dileyin. O niyeti sımsıkı içinizde tutun ve karşı tarafa iletin. 

Sadece enerjiniz bile, erkeğin yavaşlamasını ve kendine hakim olmasını sağlayacaktır. Daha sonra, eliniz ve parmaklarınız ile nüfuz edercesine dokunun. İnce ince, uyarı niteliğinde değil de sadece keşfetmek amaçlı dokunun. Eğer keşif zamanları geride kaldıysa, onunla oyun oynamak amacıyla dokunun. Nüfuz etmek, DUYGUYU DOKUNUŞLA BİRLEŞTİRMEK demektir. 

Tüm bunları daha da detaylı şekilde sevişme biçimini yazdığım yazıda aktaracağım. 

Ancak başarılı olabilmek için, özgüvene ihtiyacımız var. Bu özgüven ise, 1 numaralı adımı en azından başlatmış olmayı gerektiriyor. 

Dişiliğin pek çok daha maddesi var. Tantrik ya da yüksek hazza hakim bir kadın, Tanrıça Kadındır. Ve onun diğer özelliklerini de başka bir yazıda sizlere tarif edeceğim. 

Sevgilerimle,
Seda Diker

Youtube