DNA VE KUNDALİNİ

27 Eylül 2024

Neredeyse her kıtada, çok eski tarihi kalıntılarda muhakkak insandan çok büyük, dev olarak adlandıracağımız insanlar resmedilmiştir. Yine aynı şekilde, insanın DNA’sına benzer double helix dediğimiz figürler, laboratuvar çalışmaları, insanın başka ırklar tarafından neredeyse bugünkü tüp bebek teknolojisine yakın bir eylemle yapılması anlatılmaktadır. 

Benim işim burada, insanı kim yaratmış, kim bugünkü haline getirmiş, onu tartışmak değildir. Ancak, bu resimlerin içinde benzerliği ile dikkat çeken iki farklı figür vardır:

  1. DNA sarmalı
  2. Caduceus (kadüs) (bugün tıp için kullanılan semboldür.)

DNA’yı Programlamanın Farklı Seviyeleri

DNA’nın kenarındaki yapı ve caduceus’un sarmalları benzer bir görünüm ve görevdedir. Şimdi biraz bu benzerliğe bakalım. DNA’mızı oluşturan temel elementler, karbon, nitrojen, oksijen, fosfor ve hidrojendir. Bunlar birlikte, A, T, C ve G diye adlandırılan gruplar oluştururlar. Yani birbirleriyle kurdukları farklı bağlara bu harflerin adı verilmiştir. 

Bir DNA aktivasyonu, programlaması yapılabilmesi için, öncelikle DNA’daki A, T, C ve G kombinasyonlarını farklı hale getirebilmek gerekir. Ancak bu bizim için yeterli değildir. Daha iyisi ya da daha güçlü bir değişim için, örneğin sürekli genç kalmak, kaybettiğimiz bir organı yeniden çıkartmak ya da bedenimizden ışık saçacak hale gelmek, insanüstü, doğaüstü gibi görülen özelliklerimizi aktive etmek için daha çarpıcı bir değişime ihtiyaç vardır. 

Bunun için, DNA sarmalı ile aynı yapıya sahip olan KUNDALİNİ enerjimizi yukarıya doğru çıkartmamız gereklidir. Çünkü kundalini bizim cinsel enerjimizdir ve yukarıya doğru çıkarttığımızda, hayat enerjisine dönüşür. Ancak kundalini, belirli bir seviyede bize verilir ve insan bedeninde o seviyede kalır. Eğer bir bunu kadınlar regl olarak, doğum yaparak, erkekler ise cinsel birleşme sırasında boşalarak harcar. Sokağa atar. 

Benzer şekilde, hem erkek hem de kadın, sürekli korku, suçluluk, utanç, nefret, intikam, kin, kıskançlık, bağımlılık gibi duygu ve durumlarda kalırsa, hem DNA’sı bozuluyor hem de çok hızlı yaşlanıyor. Çünkü kundalini böyle de harcanıyor. 

Harcanan mevcut kundalini bir daha yerine konamıyor. O bittiği zaman, ölüyoruz. Tıpkı bir kadının menopoza girişiyle birlikte, yaşlanması hızlandığı gibi, erkek için de kundalini azalması, onu yaşlanmaya ya da cinsel olarak işlevinin zorlaşmasına sebep oluyor. 

(Kundalini ayrıca mastürbasyon yolu ile de sokağa atılıyor)

DNA Kundalini’den Nasıl Beslenir?

Öncelikle, kundalininin bir elektrik akımı olduğunu ve hızla hareket ettikçe elektromanyetik bir alan yarattığını hatırlayalım. Bu kudret, vücudumuzdaki tüm hücreleri beslediği gibi, aynı zamanda duygularımızı coşku, şükür, mutluluk, haz seviyesinde tutar. Elektrik akımı, DNA iplikçiklerimize de elektrik ve enerji yüklemesi yapar. Ve DNA zihnimizdeki, kalbimizdeki niyete göre, özellikle de bunu hayal alemimizde görüntüleyebilirsek, şahane bir şekilde yeniden düzenleme yapar. 

Ancak, eğer bir karanlık alemden getirdiğimiz öfkeleri, nefretleri, korkuları, suçlulukları, kıskançlıkları, ceza verme arzumuzu, İlahi Güce teslim olamamış merhametsiz ve vicdansız taraflarımızı törpülememişsek, bu değişimi sağlayacak KUNDALİNİ gücümüz yetersiz kalacaktır. Dolayısıyla, DNA değişimi için zorlamalı, ısrarlı bir çalışma, bizim hayat enerjimizi düşürecektir. 

Bu durumda kolayca hastalanabiliriz. Bağışıklık sistemimiz düşer. Bilinçaltımızda uykuda olan travmalarımızın izleri, duyguları yeniden yüzeye çıkar. Çünkü onları dizginleyen ve uykuda tutan kundaliniyi başka yere harcamış olduk. 

Sonsuz ve Sınırsız Sıfır Noktası’na Bağlanarak Kundalini Yüklemek

Sıfır noktası, evrendeki boşlukta var olan sonsuz ve sınırsız enerji kaynağıdır. Burası, kimilerine göre İlahi Işık Kaynağıdır. Kara delik de dahil olmak üzere boşluk zannettiğimiz her yerde, eter ya da bilimsel tabirle plasma bulunmaktadır. Plasma, enerjinin bir yerden bir yere zamansızca transfer edilmesine vesiledir. Konu ile ilgili detaylı ve bilimsel kaynağı okumak için, web siteme eklediğim Nassim Haramein’in bilgilerini okuyabilirsiniz. 

Öyleyse, sıfır noktasına bir şekilde ulaşabilirsek, kundalinimiz azalmayabilir. Yani kumbaramıza jeton ekleriz. Sıfır noktası, sadece herhangi bir ısı, enerjiyi harekete geçirecek bir tetikleme yollamadığımız zaman, yani bizden herhangi bir etki evrene ulaşmadığında oluşur. O zaman otomatik olarak sıfır noktasında var olan enerjinin akışını kendimize çekeriz. Bu, yüce Allah’ın bize bahşettiği bir beslenme kaynağıdır. 

Öyleyse, hiçbir tetikleme yapmamak için, evreni etkilediğimiz her şeyi kesmemiz gereklidir. Yani, bu iş için, sıkı bir meditasyon uygulamalıyız. Bu meditasyon sırasında sıfır düşünce, sıfır yargı, sıfır duygu, sıfır söz ve sıfır reaksiyon haline geçmeliyiz. Hareket etmeyelim anlamına gelmiyor. Sadece haz, huzur ya da şükür halinde kalabiliriz. Ancak beynimizi sıfırlayarak, sadece önden şifa ve sonsuz ve sınırsız İlahi Enerji ile dolmak isteğimizi kalben frekans diline çevirip ileterek, meditasyon sırasında beynimizi boşaltıp öyle kalabilmeliyiz. Bunun için başlangıçta 10-15 saniyelik boşluklar bile bize yeter. Daha sonra yapa yapa bu süreleri uzatacağız. 

Bunun için meditasyonunuza bir giriş bölümü ekledim. Kendinizi bu kaynağa bağlayın diye. Ancak başlangıçta beyninizi boşaltmak zor gelebilir. Zaman içinde yapa yapa gelişimi sağlayacaksınız. 

Sıfır noktasına eriştiğinizde, ve niyetinizi sadece kalben frekans diline çevirdikten sonra sıfırlanarak beklediğinizde, sonsuz enerji kendiliğinden bedeninize akmaya başlar ve her yanınız elektriklenir. Hatta kundalini yükselmeye başlar. Bu kundalini kaynağı, kimi zaman vücudunuzun bir balık gibi sistematik ve ritmiş şekillerde balık gibi titremesine, istemsiz hareket etmesine sebep olabilir. Eğer bu şekilde deneyiminiz olursa lütfen şaşırmayın. 

Şimdi artık, yeni kundalini enerjiniz ile DNA’nızın yağısını değiştirebilecek yeni programlama yapabilirsiniz. 

Karbon bazlı DNA’dan Kristal Bazlı DNA Yapısına Geçiş

Bu ne demektir? 

Söylediğim bilgiyi algılayabilmek için kutsal geometri hakkında fikriniz olmalıdır. Web sitemdeki bu alanda eklediğim yazıları okuyabilirsiniz. Ancak daha ayrıntılı öğrenebilmek için Robert J. Gilbert’in www. gaia.com sitesinde verdiği eğitim videolarını izleyebilir, ya da www.vesica.org adlı web sitesinden ilgili eğitimleri alabilirsiniz. 

Kutsal geometri, ses, duygu, düşünce, renk gibi frekans kaynaklarının, evrensel olarak matematiksel bir karşılığı olduğunu anlatır. Hatta özellikle ses, geometrik şekiller oluşturur. Bunu enerji, ışık olarak eter ya da plasma vasıtasıyla şekillendirir. Bu şekiller, bilginin, madde alemine verilen komutun içeriğini belirler. Böylelikle enerji maddeye dönüşür. 

Geometrik şekiller akıllı bir tasarım halindedir. Belli frekans aralıklarında belirli şekiller oluştuğu tespit edilmiştir. Bu yüzden kutsal kabul edilirler. Ayrıca, şekiller ne kadar karmaşık olursa, ve kalıcı olursa, o denli yüksek frekanslı ya da Allah’a yakın hale gelirler. Bu yüzden, 3. Boyuttan 5. Boyuta yükseliş demek, DNA’mızın molekül yapısının karbon bazdan kristal baza kalıcı olarak ve birdenbire değişimini sağlar. 

Yani, biz hayat enerjimizi, kundalini enerjimizi yükseltirsek, bunu her an çocuk yapacakmışız gibi boşalmaya doğru kullanmazsak, duygu, düşünce, söz ve davranışlarımızın frekansını kalıcı olarak yükselterek karmlarımızdan yani karanlık alemden yürüyüp çıkarsak, DNA’mız kendiliğinden klristal baza geçer ve şu anki halimize ölümsüz görünecektir. 

Pek çok kişinin ölümsüzlüğü arama sebebi budur. Aslında kundaliniyi besleyecek sıfır noktasındaki sonsuz ve sınırsız enerjiyle beslenmeyi arıyoruz. Bunu bulmak için bedavadan fiziksel dünyadan bir şey bulamayacağız. İçsel yolculuğumuzu yapmalıyız. 

Cinsellik Hakkında Son Söz:

Bu cinselliğimizi yaşamayacağız anlamına gelmesin. Sadece erkeklerin boşalmadan da kundaliniyi yükselterek beyin orgazmı yaşayabileceklerini, ve bu hazzın, 15 saniyelik boşalma zevkinden çok daha uzun süreli ve doyurucu olduğunu hatırlatalım. Bunu öğrenmek için, porno endüstrisinin insanlığa sunduğu ve gerçeklikten uzak görüntülere, tahriklere kapılmamayı ve bu bağımlılıkları kırmayı sağlamalılar. Bu düzgün tantra eğitmenlerinin öğrettiği bir dizi yöntemle çok kolaylaşmıştır. Ancak yanı sıra terapi almak, korku ve karanlık duygularından arınmak üzerine de efor sarf etmelerini öneriyorum. 

Kadınların ise işi daha kolay. Onlar, klitoral boşalmayı değil, vajinal olarak boşalmayı ve enerjilerinin her boşalma sırasında yukarıya çıkmasını bedenlerine öğretmeleri gereklidir. Bunun için belirli kundalini nefes teknikleri mevcuttur. Ancak yanı sıra travmatik sonuçlarla karşılaşılmaması için eğitimden geçilmesi şarttır. Bu temel eğitimi Tanrıça kadınlar Okulu 1. Dönemine katılarak da öğrenebilirsiniz. 

Youtube