26 Eylül 2024
“Kendini okyanusta bir damla sanma.
Bir damlanın içinde kocaman bir okyanussun.”
Mevlana Celaleddin Rumi
Her birimizi karanlık alemden gerçekten çıkaracak olan şey, Allah’ın İlahi fısıltısını duyabilmekten geçer. O, her birimize ve her karanlıkta kalmış karakterimize farklı şeyler fısıldar. Farklı bilgiler verir. Ve biz, o yüce cümleleri kalbimizde, tüm hücrelerimizde hissetmeliyiz.
Bu hissi başardığımızda, 7/24, gözlerimiz açık olarak dahi O’ndan gelen cümleleri uygulamak, düşüncelerimizi onlarla bütünleştirmek, sözlerimizi böyle seçmek, davranışlarımızı değiştirmek ve karmadan çıkış için efendilerimizi hizmete sokmak zorundayız.
O özel cümleler, DNA’ya kayıt olarak, bir bilgisayar yazılımı gibi güncelleme yapılır.
Örneğin Nisa, kendi oğlunun ve tüm ailenin cilt problemini değiştirmek için, İkiz Erkeğin gölge tarafının utancını, topluma karşı, sevdiği kadına karşı ve kendine karşı temizleyerek çalıştı.* İlahi güç, sadece ikiz erkeğe ve gölgesine konuştu. çok özel cümleler verdi. Ve Nisa, programlama yapmak için sadece o cümleleri DNA’ya kodladı.
Kübra aynı şekilde, hem kendi cildi ve bağırsakları için, hem de sevdiği erkek için kodlama yaptı. Ancak, kendi karanlık alemindeki karakterler için gelen ilahi sözleri kodladı.
Beste de hem babasının şifası, hem de erkekler karşısındaki duruşu ve tekrarlayıp duran sağlıksız ilişkilerini, hayatında kendisine değmiş tüm erkeklerin karanlık diyardaki hallerine fısıldanan cümleleri kodladı.
Bu kitapta okuduğunuz her öyküde, aynı çalışma mevcuttur. Tanrıça Kadınlar Okulu öğrencilerinin çok sıkı denetimle çalıştıklarını söyleyebilirim. Ancak bazı bilgileri burada veremiyorum.
Hazır olmayanlar için yeni karmalar üretmemek adına, verebileceğim maksimum bilgiyi paylaştım.
Bu kitabın sonunda, İlahi Gücün, Yüce yaratıcının karanlık karakterlere neler fısıldadığını topluca yazacağım. Çünkü biliyorum ki, üç aşağı beş yukarı herkesin karanlık diyarı birbirine benziyor ve benzer temalardan oluşuyor. Öyleyse, sizleri de bu diyardan çıkarmaya yarayacak yüksek bilgileri, kalplerinizi sevgiye ve ruhunuzun özgürlüğüne açması dileği ile paylaşıyorum.
KADIN BEYNİ / ERKEK BEYNİ
Kadın Beyninde, Erkek beyninden çok daha fazla hücre ve gri madde vardır.
Kadın beyninde daha fazla hücre olduğu fikrini çürütmek için çok fazla araştırma yaptım. Ama başaramadım. Hatta, ikinci bir araştırma sonucuna daha ulaştım; kadın beyni sadece daha fazla hücre içermiyor, aynı zamanda daha fazla gri maddeye sahip. Bu ne demek? Kadınlar, daha fazla bilgi proses etme kapasitesine sahip demek.
Sonuçta şunu söyleyebiliriz; kadınlar, erkeklere göre evreni etkilemekte daha büyük güce ve daha yüksek kapasiteye sahipler. İşte bu yüzden onlar birçok işi aynı anda yapabilirler. Ama erkekler bunda zorlanırlar.
Öyleyse düşündüm; Kadınların kendi bedenlerinde ürettikleri frekansı yükseltmek için onlara nasıl yardımcı olabilirim? Bilin bakalım vücudumuzdaki tüm hücreler, beynin hangi bölgesinden komut alıyorlar? Gri maddeden. Orada oluşan frekans, tüm bedeninizdeki tüm hücrelerin frekansını da belirliyor. Beden fizyolojinizi değiştirme kapasiteniz var.
Gary Brecka, Biolog
Öyleyse Rahim Gücümüzün, önce DNA, sonra evren üzerinde nasıl bir etki alanına sahip olduğunu keşfe çıkalım.
YA RAHİM
1967 yılında İsviçreli Bilim İnsanı Hans Jenny, (Swiss Physician and Natural Scientist), ses dalgalarının geometrik figürler oluşturduğunu fark etti.
Ses dalgaları, titreşim yaratır. Matematik olarak bir frekans değeri vardır. Ölçülebilir.
Aynı zamanda Geometri oluşturur. Görülebilir, izlenebilir.
Ses dalgaları, su, hava, plasma, eter, yağ gibi iletken maddeler üzerinde izlenebilir.
Üstelik bu şekiller, doğada mevcuttur. Çünkü aynı frekans değerleri, aynı şekilleri oluşturur. Bir başka deyişle, Yüce Yaratıcı’nın dizaynıdır. Bu yüzden kutsal kabul edilirler.
Hans Jenny, araştırmalarını görsel olarak da kanıtlayarak, belirli frekans aralıklarında hep aynı şekillerin oluştuğunu gözlemledi. Videoya kaydetti. Ve araştırması, SES ve DALGA TEKNOLOJİSİ’nin modern dünyada ilerlemesine yol açtı.
İnsan bedeninden çıkan ses, duygu, düşünce ve inançların frekansı, suya, bedene, DNA’mıza şekil verebilir. Hastalanmış hücreleri, yeniden orijinal, sağlıklı yapılarına geri döndürebilir.
Ya da, o sesin oluşturduğu şekle, resme baktığında, içsel olarak duygunu, inancını, düşünce ve davranışlarını olumlu yönde etkileyebilir.
Bu yüzden ses, şifadır. Ses, duygudur. Ses, İlahi hediyemizdir. Ses, zikirdir.
Bunun en güzel kanıtı, Müslümanlık Aleminde Allah’ın 99 isminin (esma-ül hüsna) sesli olarak zikredilmesidir.