18 Kasım 2020
Sevgili Dostlarım,
Hepinize Merhaba. İlişkiler ve karşılıklı aşk ve güveni aynı anda yaşayabilmek için bu dünyanın bir okul olduğunu anlamak gerekir demiştik. Aslında bu konuda yazmış olduğum 1. 2. Ve 3. Yazıları da okuduktan sonra bu bilgiyi okumanızı tavsiye ederim.
Karşılıklı aşk ve mutlu ilişkiye kavuşmak – 1
Karşılıklı aşk ve mutlu ilişkiye kavuşmak – 2
Karşılıklı aşk ve mutlu ilişkiye kavuşmak – 3
Karşılıklı aşk ve sevgi ve güvenle bir ilişkiye kavuşmak için ne yapmam lazım? Diyorsan, özetle, ilişkiler konusunu bu dünyadan mezun olabilmek için sınav alanı olarak seçmiş olduğunu söyleyebiliriz. Şu ana dek, 7 sınıf bitirmen gerekliydi. Senin kaçıncı sınıfta olduğun ve hangi sınıftan hala veremediğin dersler, geçemediğin sınavlar var, hangi alanlara çalışırsan, nokta atışı olarak mezun olup arzularına kavuşabilirsin, bunları anlamak için bu yazıları okumalısın.
SARI ÇAKRA (SOLAR PLEKSUS) KONULARI
Sevgili Dostlar. Solar Pleksus, aslında irade gücümüzü temsil eder. Enerjisi ve frekans aralığı sarı rengin frekans bandındadır. Burayı güneş temsil eder. Güneş, ERK verir. Yaşama gücümüzü, irade gücümüzü, istediklerimizi topluma, aileye, birlikte yaşadıklarımıza ve sevdiklerimize rağmen yaşayabilmenin sınavıdır.
Elbette ki bunu isyanlarla, başkaldırılarla, onlara zarar vererek değil, nötr ve doğru bir şekilde kendimizi ifade ederek ve en önemlisi de SUÇLULUK duygumuzu yenerek yapmayı öğreniyoruz.
Sarı çakra, AİLE KURMAK VE EVLİLİK konularını içerir. Aslında ruhen, hangi ülkeye, yeryüzün deki hangi topluma, hangi kültüre, hangi inanca, hangi toplu bilince ve ahlaka, hangi bölgeye, hangi aileye doğduğumuz ile ilgilidir. Bunlar, ruhumuzun geçmiş yaşamlardan getirdiği borçlar, diğer veçhelerinden getirdiği kabiliyet ve kadim bilgiler, ruh ailesiyle yaptığı kontratlar, kadersel plan, ruh ailemizin hangi üyeleriyle nasıl bir karma çözeceğimiz gibi konuları kapsar.
Tüm bu planın sonucunda içine doğduğumuz kısıtlamalardan, yüzümüzün akı ile, kalbimizi açarak korku, utanç ve suçluluklarımızı ilahi bir sevgiye dönüştürerek kendi arzularımızı yaratmak zorundayız. Eğer bunu başarabilirsek, sarı çakramızın hakkını vermiş oluyoruz.
Bu yüzden, ilahi tüm büyük dinlerde, bazı öğretilerin yanlış anlaşıldığını ve bu yanlış anlamaların bizi yine yeşil çakraya yani İlahi Sevgi ile bezenerek kaftanımızı giymeye engel olduğunu anlamamız lazım.
Bunlar nelerdir?
Oysa ki Doğrular:
EVLİLİK VE UZUN İLİŞKİLER
Sarı çakranın en önemli konusu evlilik ve uzun dönemli ilişkilerdir. Artık tek gecelik kırmızı çakra deneyimleri, ya da kısa vadeli birbirimizle savaştığımız turuncu çakra sorunları bitmiştir. Sarı çakra düzgün bir ilişki kurulduğu zamanı temsil eder. Ancak şunu da ekleyelim ki, sarı çakra ile turuncu çakra birbirinden ayrılamaz biçimde birlikte çalışılır. Aslında alt 3 çakra tamamen hayatta kalmakla ve bu hayatta kendimizi var etmeyi öğrenmekle alakalıdır. Bu yüzden her üçü de hayatta kalma içgüdüsü ile çalışır.
Ancak evlilik de bir hayatta kalma içgüdüsü ürünüdür. Çünkü üremek, para birliği yapmak, yalnız kalmamak, güvende hissetmek için icad edilmiştir.
Bağımlı, ya da seks ve para ve güzellik odaklı ilişkiler, manipülasyon ve diğer kontroller tamamen terk edildiğinde, evlilik ve uzun ilişkiler güzelleşmeye başlar. Ancak o zaman uzun vadeli hale gelebilirler.
SARI ÇAKRA VE SEKS DÜRTÜSÜ
Evlilikler ve uzun vadeli ilişkiler, kişilerin sarı çakralarını da açtıktan sonra, artık yeşil çakraya geçme faslını temsil ederler. Eğer çift, birbirlerini gerçekten çok seviyorsa, oldukları gibi kabul edebiliyorlarsa, ama buna rağmen hala sevgiyi ve şefkati hissedebiliyorlarsa, (bir anne çocuk gibi ya da bir kurban kurtarıcı rolü olmadan) o zaman kalpleri açılarak yeşil çakrayı çalışmaya başlayabilirler.
Ancak, sarı çakrada, cinsellik tıpkı turuncu çakra gibi bağımlı ve bağımsız, ya da kontrol ve pornografik seks üzerinden ve bu alandan çıkış kapısını aramak üzerine olduğu için, yavaş yavaş seks dürtüsü kalmamaya ve azalmaya başlar.
Kişiler, cinselliklerini kaybettiklerini düşünerek, başka partner arayışına da gidebilirler. Ancak bu sınav sırasında, başka partner aramaktan ziyade, sevişme biçiminin değişime uğraması daha doğru bir yoldur.
Sevişme biçimi değiştirmek demek, zevk aldığın ve eski bildiğin yollarla değil çok daha farklı yaklaşım ve dokunuşlar ile orgazm olabilmek demektir.
ESKİ TİP SEKS
YENİ TİP SEKS
NASIL BU ŞEKİLDE DEĞİŞİME GİDEBİLİRİZ?
Öyle ya… Bu listenin değişmesi ve gerçekten ilkinden değil de doğal olarak, herhangi bir çaba sarf etmeden, doğrusu bu diye değil de, gerçekten orijinal bir haz alma değişimine gidebilmek için ne yapmalı? Bunların fake’i olmaz. Bunların mış gibi yapılması imkansızdır.
Bu yüzden nasıl çalışmamız gerektiğine de gelin birlikte bakalım.
KUNDALİNİ ÇALIŞMASI
Cinsel enerjimizi kalbe çıkarmak istiyoruz. Neden? Çünkü kırmızı yani kök çakradan başlayan hayat enerjisini kalbe blokajsız çıkartarak kaftanımızı giyebiliyoruz. Kaftanı giymek ne demekti? İlahi Sevgi frekansına geçerek, artık bu duyguyu kalbimizde taşıyabiliyorduk. Bunu taşımak bize daha farklı bir frekans ve titreşim veriyordu. Bu titreşimi hem dünya, hem doğa, hem hayvanlar, hem İlahi Güç, hem tüm evren okuyup görüyordu.
Çünkü evrensel dil, frekanstır. Dolayısıyla artık sizde o vibrasyon varsa, dünya, doğa, hayvanlar, daha zararsız olur. Kötü insanlardan korunursunuz. İlahi güç sizi daha genç, daha dinamik, daha coşkulu, daha dinç tutar. Korunmaya başlarsınız.
Bu yüzden, çakraları temizlemek için şu yollar vardır.
Ya da
Bu iki çalışma tipi çok farklı şekillerde işe yarar. İlki çok daha yavaş ilerler. İkincisi daha amaca ve ilişkilere yönelik olarak İlahi Gücün de elini tutarak daha hızlıca arınmaktır.
DUYGU SÖKÜMÜ, VE KİLİT TAŞINA İNEREK YARGIYI YAKMAK NASIL BİR ÇALIŞMADIR?
Haydi biraz da buradan bahsedelim.
Ancak bu yönteme geçmeden önce, bir hatırlatma yapalım. Alt 3 çakrada hala var olanlar. Ders çalışanlar. Beni iyi dinleyin. Eğer sıkıca bu duygu ve düşüncelerden yargılardan temizlenerek kurtulamazsanız, hayalinizdeki muhteşem ilişkiyi unutabilirsiniz. Muhakkak size eksikleri ile gelecektir. Sizi uğraştıracak dersler yaşatacaktır.
Eğer kalbin açıldıysa, bir geçiş kapısına gelirsin. Orada, sevme biçimin de değişir. Ancak bu kez de kalbi açılmamış ama hala alt 3 çakrada kalmış bir partnere aşık olma riskin vardır. Bunu bir sonraki yazımda daha detaylı anlatacağım. Eğer bu durumdaysan, sen alt 3 çakrada tıkalı olan kişiyi çok eşliliğe seni aldatmaya itersin. O da senin enerji vampirin olur. Hayat enerjini, bereketini çaldırırsın.
Bunu, kendin de alt 3 çakrada olup da bereketini çaldırmakla karıştırma sakın. Ben herkesi çok seviyorum hiç manipülasyon yapmadım ama o beni mahvetti diyorsan, işte o zaman yeşile geçmek için daha sıkı arınma yapmalısın.
Şimdi, duygu Sökümü ve Kilit Taşı çalışmalarının bize ne kazandıracağını ve neden gerekli olduğunu konuşalım.
Tüm bu alt 3 çakranın sınavları ve şartlanmaların beynimizde nörolojik ağlar vasıtası ile kendini tekrar eder. Böylece oradan çıkabilmek için ancak o nörolojik ağı silip başka yazmamız gerekmektedir.
Bunu yapmayı öğrenmek kolay değildir. Bize sunulan pek çok yöntem sadece analizdir. Yani anlamak farkında olmak beynimizle fark etmek. Analiz etmek. İyi ama beynimiz, bu ağın sadece en küçük ve zayıf parçasıdır. Ne yazık ki, duygular ve hormonlar, düşüncelerden 8 kat daha güçlüdür. Bu yüzden düşünerek, bilerek, öğrenerek sadece farkında olur ve adım atmaya başlarsınız. Gerçek değişim duyguları sonsuza dek değiştirmekten başlar.
DUYGU SÖKÜMÜ
Gerek bu hayattan gerekse diğer hayatlardan, atalardan, rahim iplerinden getirmiş olduğun tüm karmaşık yargılar ve duyguları sökmek demektir. Yani regresyon nefes psikanaliz gibi pek çok deneyimin sonrasında ortaya çıkan yargı ve duyguların sökülmesi işlemidir.
Ve yerine muhakkak pozitif bir duygu yerleştirilmelidir.
Bu duygu sökülürken, nörolojik ağların birleşmeleri ayrışmaya başlar. İşte o ayrışma ortaya endişeli pek çok düşünceyi açığa çıkartır. Birbiriyle çelişkili pek çok düşünceyle başa çıkmak zorunda kalırsın.
İşte o düşünceleri 21 günlük bir program dahilinde her gün 1 saat üzerinde çalışarak değiştirip silmelisin.
Son olarak da, her duygunun, örneğin suçluluk, utanç, pişmanlık değersizlik gibi duygunun bir kilit taşı vardır. Yani en derinde toplumsal, yani sarı çakraya ait bilinçaltında gömülü bir yargısı vardır. Bu yargıyı nokta atışı ile bularak onu yakman gerekmektedir. Yanmak, Yunus Emre’nin dediği gibi “Hamdım, piştim yandım” daki yanmaktır.
Yoksa acılar içinde sabredeyim diye depresif bir halde yaşamaya çalışmak demek değildir.
Haydi Dostlarım. Değişime hazır olun. Kendinize yatırım yapın.
Başarabilirsiniz.
Yolunuz uzun.
Sevgilerimle,
Seda DİKER