27 Eylül 2020
Neden sürekli kişisel yardım, rehberlik, koçluk ve en popüler yöntemleri tek tek denediğimiz halde, tamamen özgürleşip kurtulamıyoruz?
“Seda benim gitmediğim yer kalmadı. Pek çok şeyim düzeldi, ancak ilişkilerimde hala aynı kısır döngüleri yaşıyorum. Son çare sana geldim.”
Bu cümleyi çok duydum. Elbette pek çok yöntem var ve hepsi de çok mükemmel. İşe de yarıyorlar. Ancak son bir altın işlem yapılması gerekiyor, o da benim “Duygu Simyacısı” adlı kitabımda da bahsettiğim gibi teslimiyet ve yanma işlemi.
Şimdi hayatımızda var olan kilitleri açabilmek için nasıl 3 aşamalı çalışmak gerektiğini anlayalım.
“Acı çekiyorum. Kabul edemiyorum. Çok sıkıldım. Dayanamıyorum”
Bu cümleleri sık sık kendinize söylüyorsanız, bu yazıyı iyi okuyun.
Ya da aşağıdaki cümleleri söylüyorsanız, yine bu yazıyı dikkatlice okuyun.
“Hayatıma ilişki alabiliyorum. Ancak bir türlü tam istediğim gibi olmuyor. Ya parası yok, ya cimri, ya bağlanmaktan korkuyor, ya sadece seks yaşamak için geliyor, ya da zayıf.”
“Bereketimi artırıyorum aslında. Ama sanki görünmez bir el var, belli bir seviyeye geldiğimde beni alaşağı ediyor, anlayamıyorum.”
Çünkü her şeyi yapsanız da, en derindeki kilit taşını bulamamış olabilir, onun yargısını ve duygusunu yakmamış olabilirsiniz.
Soğanın en dış kabuğunda, kabul edemediğiniz bu sınır için çektiğiniz acı, öfke, can sıkıntısı ya da bıkkınlık ve yorgunluk olmalı. Buradan yola çıkarak, aslında yaralı çocukluk, anne ve babanızdan ya da atalarınızdan getirmiş olduğunuz bazı eksiklikler ve izler, travmalar olduğunu fark edeceksiniz.
Bunları analitik olarak bilmeniz, fark etmeniz yetmez. Duygusunu sökmeniz gerekiyor. Ben her zaman Duygu Sökümü işleminin her bir yöntemin arkasına eklenmesi gerektiğini söylüyorum. Aksi halde, yeniden tetiklenebiliyorlar. Tam çocukluğumu geride bıraktım artık hafifim herkesi affettim havasında iken bir anda yeniden tetiklenip aynı döngünün içinde kıvrandığınızı fark edebilirsiniz.
Ancak duygu sökümü ile cilaladığınız bu çalışmaların sonucunda, soğanın bir alt katmanına geçeceksiniz. Orada türev duygulara çarpacaksınız.
Neyin türevi? Elbette ki en kökte bilinçdışı ve toplu bilinçte var olan duyguların ve sınırların türev duygularını bulacaksınız. Bunlar, YÜZEYDE OLMAYAN, fark etmediğiniz öfkeler, nefretler, ceza verme arzuları, korkular, kaygılar, intikam ateşi, suçluluk, utanç gibi duygular.
Ancak bunların bazılarından haberdar değilsiniz, sakın unutmayın. Ve sakın ola ki analitik zihninizle bulup ortaya çıkarmaya çalışmayın. Çünkü kendinizi kilitlersiniz. Duygularınızın sesi ile gelenleri bulmamız gerekiyor. Analiz hiçbir işe yaramaz.
Dünyaca ünlü HeartMath Institute’un doktor, psikiyatrist, psikolog, üniversite profesörleri ve araştırma görevlileri tarafından yapılan araştırma sonuçlarına göre, kalbimizin ve duygularımızın etki alanı, beyindeki düşüncelerden en az 8 kat fazla. Ayrıca, kalp, beyinle ve bedenle daha fazla konuşuyor. Daha fazla komut veriyor. Analitik zihinle buldukların, duygularını değiştirmekte çok zayıf kalıyor. Kalp, beyne komut veriyor. Neurite denilen 40.000 adet nöron, kalpten beyine konuşma yapıyor.
İşte bu yüzden, türev duygular sıkıca duygu sökümüne sokulmalı ve aynı zamanda da ego yani savunma mekanizmamız bulunmalı.
İşte tam bu noktada, bel kemiğiniz ve sırtınızda dolaşan bu duyguların elektriksel akımı ve soğuk ya da sıcak olup olmadığını bulmak gerekiyor. Çünkü bazılarımız kurban bazılarımız fail. Bazılarımız hasta oluyor, bazılarımız hasta etmek istiyor.
Beden, her travmada, ya da her bu duyguları güçlü şekilde tetiklendiğinde, kilit taşını yerinden oynattığı için, bağışıklık sistemini düşürüyor.
İşte burası çok önemli. Tamamen, duygular ve yargıları bulmak gerekiyor. En derinde, kendisine eşdeğer bir erkek bulmakta zorlanan bir kadının kilit taşına inildiğinde, “Toplumun güçlü kadınlara, özgür kadınlara olan nefretinden korktuğu ve güçlü erkekten çok ürktüğü ortaya çıkmıştı. Ve sırf bu yüzden, aslında çok istediği erkeklerden nefret ettiğini ve onları hadım etmek istediği ortaya çıkmıştı.
Bu bilinçaltı kodu, kendisine her güçlü adam çektiğinde, onlarla cinsel anlamda ya da performans anlamında uyuşmamasına sebep olmuştu.
Bu kilit çözüldüğünde, kısa aralıklarla kolayca bu yargı ve egolara yakarak istediği ilişkiye kavuştu.
Bu yüzden, pek çok çalışmanın sizi 1. ve 2. seviyeye indirdiğini ancak duyguyu sökmeden ya da 3. kilit taşını kaldıramadan bıraktığını unutmayın. Çalışmanızı kendiniz tamamlayın.
Her çalışma saygıdeğer ve yararlıdır. Ancak tamamlamanız gerekiyorsa farkında olun.
Sevgilerimle,
Seda Diker