26 Mart 2020
Sevgili Dostlarım,
Bu işin kolay bir yolu var mı? Ya da kısır döngüden çıkmak kolay mı?
Sürekli kiracısıyla sorun yaşayan hatta etrafında iş yaptığı, yatırım amaçlı anlaşma yaptığı kişilerden kazık yiyen bir danışanım vardı.
“Neye el atsam, paramı alamıyorum. Tahsilat yapmakta zorlanıyorum. Eşim de bu konuda beni çok daraltıyor. O bir insan sarrafı olduğunu iddia ediyor. Aslında ben bir kadınım ve insanlardan çok daha iyi anlarım. Ama bir türlü zarar etmekten kurtulamıyorum.”
Başına pek çok olay gelmişti. En önemlisi, kiraya verdikleri dairenin kiracısı, ödeme yapmıyordu. Sonra omuzlarını silkti. Hem zaten kirayı alsalar dahi binanın yenilenmesine, tadilatına harcadıkları para kiranın getirisini olduğu gibi süpürüyordu.
Bana derdini anlattıkça, bundan çok daha fazlası olduğu da ortaya çıktı. Örneğin, kendisi için yatırım yapma kararı aldığında, eşi şiddetle karşı çıkıyor, çocuklarının okul masrafları, günlük hayat için yaptıkları harcamalar sebebiyle yatırım yapmasını istemiyor hatta şirket hesaplarıyla bile kendisi ilgilenmek istiyordu.
Ve inadına eşinden gizli bir yatırım yapmaya kalkıştığında, işler kötüye gidiyor, mutlaka o projeden zarara uğruyordu. İçini çekerek söylendi:
“Of, benim sadece sabahtan akşama köle gibi ucuza çalışıp, hiç reklam ya da tanıtım yapmadan, elime ne geçerse kar” diyerek davranmam gerekiyor. Ben bunu anladım. Çıkış kapısını göremiyorum.
BİLİM BU KONUDA NE DİYOR?
Pek çok kişi hala farkında değil, ancak kişiliğiniz realitenizi oluşturuyor. Hem de an be an. Bu konuda pek çok araştırma yapılmış. Özellikle de beyin ve düşünceler üzerine yapılan araştırmalarda bazı metodlar üretilmiş. Çünkü beynimizin nörolojik akımları, bilgiyi taşırken ALIŞKANLIK haline gelmeye başlıyor.
Bilime göre, kişilik özelliklerimizi oluşturan en önemli şeyler:
DÜŞÜNCE BİÇİMİMİZ
DAVRANIŞ BİÇİMLERİMİZ
DUYGULARIMIZ
Ama duygu ve düşüncelerimizin yüzeyde olanları değil, en derinde kendimizin bile fark edemediği bazı düşünce, davranış ve duygular bizim realitemizi oluşturuyor.
Öyleyse, her gün aynı düşünceleri davranış ve duyguları devam ettirdiğimiz sürece asla değişiklik yaratamayacağız.
Pek çoğumuz, kendi kişiliğinde hiçbir değişiklik yapmaksızın, hayatını değiştirmeye çabalıyor. Ve elbette başarısızlığa uğruyorlar. Hatta dua ediyoruz. Allah’ın bize istediklerimizi vermesini talep ediyoruz. Ancak bu durumun içinde oluşumuzun sebeplerini değiştirmiyoruz. İşte o zaman duamız gerçekleşmediğinde, Allah’a küsmeye bile kalkışıyoruz.
DÜŞÜNCELER
Farkında değiliz ama bir günde beynimizden geçen düşünce miktarı 60.000 ila 70.000 civarında oluyor. Ve bunların %90’ı sadece aynı düşüncelerden oluşuyor. Yani aslında her gün farkında bile olmadan aynı düşünceleri üretiyoruz.
Bunun ne önemi var?
Düşünceler bize davranış biçimi getiriyor. Ve davranış biçimi de deneyim getiriyor. Her deneyim ise bize duygu üretiyor. Bir olayı defalarca yaşayıp aynı duyguları hissedersek, beyindeki sinir ağlarını, biyolojimizi, bağışıklık sistemimizi, hormonlarımızı ve genlerimizi dahi etkilemeye başlıyor.
Her zaman söylediğim gibi bu konuda istediğiniz araştırmayı yapabilirsiniz. Benim hem kişisel öğretmenim, hem de Türkiye’de temsil ettiğim kişi olan nörobilimci araştırmacı, yazar ve eğitmen Dr. Joe Dispenza, çok detaylı olarak sizlere tıbbi açıklamalarını yapabilir.
Beyin çok enerjiye ihtiyaç duyan bir organ. Vücudun %40 hayat enerjisini potansiyel olarak kullanabilir. Ancak bize daha fazla enerji kalması için beyin bazı düşünce ve duyguları otomatik program üreterek enerji harcamaktan çıkartıyor. Tıp buna Autonomic Nervous System adını veriyor. Yani, otomatik sinir sistemi. Tıpkı sindirim işlemleri gibi beyin düşünmeden, hatta düşünerek araya girse dahi değiştiremeyeceği programlar üretiyor.
İşte yaşadığınız kısır döngü bu programlardan sadece bir tanesidir.
NASIL KURTULDU?
Danışanıma öncelikle sabahları uyanır uyanmaz ilk bu konuda aklına gelen düşüncelerini yazmasını söyledim. Çünkü bilinçli zihniyle fark edemeyeceği bazı bilinçsiz düşünceler de bizi etkiliyor. Bu konuda sabahın ilk ışıkları çok etkileyici bir sunum yapıyor.
Onun ilk düşünceleri şöyleydi:
Nedenini sorduğumda, o evi eşinin zorla aldırdığını, kendisinin ev yatırımından nefret ettiğini vurguladı.
Şimdi bu düşüncelerin, hayattaki seçimlerini nasıl etkilediğine bakalım:
Bunun sonucunda, nasıl bir davranış biçimi sergilediğini sordum:
Peki bu davranış biçimleri yüzünden hangi deneyimleri yaşadın?
Bu deneyimlerin oluşturduğu duygular neler?
DUYGUYU DEĞİŞTİRMEK İÇİN
Duygular ne kadar çarpıcı öyle değil mi? Bu danışanım son dönemde sık sık babasını rüyasında gördüğünü iddia ediyordu. Kiracısından para alamayışının altında babasına duyduğu nefret olduğunu nereden bilebilirdi ki? Ancak bu çalışma detaylı yapıldığında mucizevi bir şekilde işe yarıyor.
Duruma göre karar verilmesi gereken bir yerdeydik. Ancak baba söküme alındığında bu örnekte, genç kadının kendisini babası gibi gördüğünü, ondan nefret ederken aynı zamanda kendisinden nefret ettiğini, çünkü eğer eşi özgür bıraksaydı tıpkı babası gibi başarısız olmaktan ve paraları çar çur edip kaptırmaktan korktuğunu fark etti.
“Nefret ediyorum senden. İticisin. Zayıfsın. Sen bana otorite falan da kuramazsın. Adamım diye gezme ortalıklarda. İş yapıyorum diye dolanma. Bu dünyada sadece özgürler ve başarılılar yaşamalı. Senin gibi duygusuna ve korkularına yenik düşen zayıflar değil. Toz ol bu dünyadan!”
Bir süre sonra, babasının tarafına girip topraklanmaya başladığında ortaya çıkanlara inanamadı. Bu kez, babası onlara şunu söylüyordu:
“Sizin yüzünüzden küçük kaldım. Okulda sizi okutmak için kendime yatırım yapamadım. Pazarlama yapamadım. Ve köşe başında kaldım. Küçük esnaf oldum. Her şey sizin içindi. Beni anlamazsan hala etrafında bir parçam dolanacak. O zaman yatırımların sana para getirmeyecek. Çünkü aslında önemli olan, beni affederken, kendine yatırım yapmanın, ev almanın dahi güzel ve iyi bir şey olduğunu kabul etmiş olacaksın.”
YENİ DUYGU TANITMAK
Bu çarpıcı keşiften sonra, yatırım yapmaya hakkı olduğunu ve buna değer olduğuna dair YENİ DUYGU TANITIMI yaptık. Ve sıfırdan ürettiğimiz duyguyu günlük 30 dakika süren bir meditasyona yerleştirdik. Çünkü meditasyon, gelecekle ilgili hayat provasıdır. Hayatın provasını yaparken, beynimizdeki nöron sistemine bu duygu ve oluşturacağımız yeni düşünce ve davranışları yerleştirip öğretiyoruz. Böylece beynin yapısı ve sinir ağlarımız bir otomatik pilot programını unutuyor ve yenisini üretiyor.
SONUÇ
30 gün süren bu çalışma, belki de her gün kendi başınıza yapmanız gereken bir çalışma. Çünkü ertesi gün başka bir engelleyici düşünce ortaya çıkabilir. Ancak ilkini birlikte yaptığımızda, bizden alacağınız destekle çok daha kolay ilerleyebilirsiniz.
Eğer, kendi başınıza yapacaksanız, değişen düşünce ve duyguya göre, sırayla
SEÇİMLERİNİZİN
DAVRANIŞLARINIZIN
DENEYİMLERİNİZİN
DUYGU VE HİSLERİNİZİN
ne şekilde değişeceğini de yazmalısınız.
Bu ilginç ve mucizeler yaratan çalışma genç kadının bolluk ve bereket kapısını ardına kadar araladı.
Sevgimle
Seda Dİker