9 Aralık 2024
Fizikçilerin gündeminde olan BOȘLUK ve oradaki enerjiden bahsetmiştim.
Lynn Mc Taggart’ın ALAN adlı kitabında da bu bilgiyi daha derinlemesine okuyabilirsiniz. Ancak benim asıl bahsetmek istediğim, bu ALANdaki enerjiyi nasıl kullandığımız ve ikili ilişkilerimizde nasıl bir etki yarattığı… Yani bir çeşit kułlanım kılavuzu vermek istiyorum.
Ruhsal öğretiler de der? Herkes kendi evreninde, kendi dünyasında tektir.
Yaradılışın sistemi çok ilginç işliyor. Bedenimiz, hava, su, toprak, dünya, evren her şey atomlardan oluştuğuna göre, ve atomlar da kocaman bir boşluk içinde dönen elektron ve protonlardan oluştuğuna göre, evrende muazzam bir boşluk var demektir.
Buna ALAN diyoruz. ALANın içinde aslında boşluk yok. Burada fizik kanunlarından
ve maddeden farklı hareket eden bir enerji var.
Bu enerjinin kaynağı bilinmiyor. Ezeli ve ebedi, yani hiç yok olmayacak ve başlangıcı belli değil. Ama 1 metreküplük havadaki boşluktaki enerji ölçülmüș ve 10 üzeri 40 bulunmuş. Yani sadece o kadarı bile ısı enerjisine çevrilebilseydi dünyadaki okyanusların tamamı biranda buharlaşabilirdi. Enerji, suya atılmış bir taşın oluşturduğu halkalar gibi hareket ediyor ve yayılıyor. Bir frekansı var. Dalgaboyu var. Gücü var.
Ve tabi mars alfabesi gibi kodlar taşıyor yani evrensel BİLGİ taşıyor.
Biz insanlar bu ALANda nasıl faaliyet gösteriyoruz peki?
Hücrelerimizden yayılan enerji de aynı enerji? Ama bu enerjinin gücü, tașıdığı kod, frekansı tamamıyla BİLİNÇALTImızdan geliyor. Beyin ilginç bir organ.
Elektromanyetik bir yapısı var. Ve tüm duygu ve inanç kalıplarımız evrendeki alana sürekli yayıyor. İIişkiIerimizde sürekli bir kısır döngü içindeysek, bu genellikle bizim bilinçaltımızdaki inanç kalıbından iłeri geliyor diyoruz. Ama bunun mekaniğini tam olarak bilmiyoruz. Kendiliğinden olan bir şey.
HER İNSAN KENDİ BİLİNÇALTINDA OLAN KALIPLARINI YAŞAR,
Eğer bir kadın ben evlenemiyorum çünkü etrafımdaki erkekler hep bașkalarını tercih ediyor, diye bir inanç kalıbına sahipse, bunu evrendeki boşluğa yaymaya başlar. Bu inanç kalıbının bir titreșim frekansı var. Bunu belirleyen şey o kadının korkusunun düzeyi bir ivmesi var. Bu duyguların ne kadar yoğun olması ile ilgili. Bir de kodu var. Kod, elbette inanç kalıbının kendisi.
Bunu evrene tıpkı bir radyo istasyonu gibi yaymaya başlıyor. Ve kendisiyle aynı frekansta aynı dalgaboyunda olan erkeklere sinyaller ulaşıyor. Neden evlenmeye hazır erkeklere değil de sadece kadının inancına göre hareket eden erkeklere? Çünkü benzer frekans ancak benzer frekansla bulușabilir ve birlikte hareket edebilir. Benzer frekanslar birbirini bulduğunda, maddeleşme başlıyor.
Tesadüfler bir araya geliyor ve kişiler birbirinin dikkatini çekiyorłar. İlk günler güzel başlayan ilişki, frekansların ilk ivmesiyle çok hoș olaylan beraberinde getiriyor. Ama daha sonra ilk kıvılcım dönemi dağıldığında, ortaya çıkan șeyler kalıplara uygun olmaya başlıyor. Kadın bilinçaltında asla adamın kendisiyle evleneceğini düșünmediği için, korkuları doğrultusunda yayın yapmaya devam ediyor.
Üstelik bunu artık sadece muhatabı olan erkeğe yolluyor ve erkek bu sinyalleri alandan alıyor. Bunları kendi fikriymiş gibi algılıyor ve uygulamaya bașlıyor.
Şimdi, diyebiliriz ki erkekler kukla mı? Ya da herkes bizim düşündüğümüz gibi hareket ediyorsa, evrende sadece ben mi bilinçliyim?
Ruhsal öğretiler der ki, kendi evreninizde TEKsiniz. Aslında başkaları sizin bilinçaltınızı size aynalamak için geliyorlar hayatınıza.
Ola ki değişesiniz, başkalarını suçlamak yerine kendi içinize dönüp korkularınızı temizlemeye çalışasınız diye.
Ama unutmayınki, zaten sizin yayınladığınız frekans, size bunları yașatabilecek kalıplara sahip erkeklere gidiyor. Siz otomatik olarak onlara cazip geliyorsunuz ve onlar da size cazip geIiyor. Geçtiğimiz yıl bir danışanım “Ben hep aşk üçgenlerine giriyorum ve bana ait olabilecek erkekler karșıma çıksa da bana çekici gelmiyor” demişti. Bunun sebebi işte bahsettiğim frekansın yapısından ve eşleşme sisteminden kaynaklanıyor.
BUNU NASIL LEHİMİZE ÇEVİREBİLİRİZ ?
Karșımdakl erkeği eğer istersem bana daha uygun hale getirebilirim. Telepatik ya da frekansı yayma gücümle, benimle evlenmesini sağlayabilirim.
Ama bu güzel olmaz çünkü kendi içinde evlenmeye hazır olmayan bir adamı çekmiș bulundum bir kere bu adamı sürekli olarak düşünmek ya da bilinçaltı teknikleriyle kendime bağlamayı istemem. Çünkü bu sadece geçici olur ya da beni çok yorar.
Burada ilk yapılması gereken şey, ben değiştiğimde yani artık evlenmeye hazır olduğumda ve benimle evlenmeyi isteyecek mükemmel bir erkek olduğuna bilinçaltımdan ikna olduğumda frekansımı değiştirmek frekans değiştiğinde karşıma mükemmel bir erkeği çekmek üzere yayın yapıyorum. Bu yayını alan yeni ve farklı erkekler hayatıma girecek ve benim hatırlamam gereken tek şey, aslında bir sonra gelecek olanın, bir öncekinden HER ZAMAN DAHA İYİ olacağıdır. Bu konuda evrene ve yaradılışın sistemine güvenmeliyim.
Ve hayatı kendi kontrolünden çıkmış olanlar ?
Kısır döngülerin girdabına girenler?
Elinde olmadan istemediği durumların içinde kaybolanlar?
Sakın üzülmeyin. Dönün içinize bakın, inanç kalıplarınızı sorgulayın ve bunların arkasında olan korkuları teyit edin. Bunların bilinçaltınıza yapışmış olduğunu fark edin.
Değiştirmek için hayal kurma tekniği çok işe yarar. Öncelikle bastırılmış tüm öfke, suçluluk, endişe, çaresizlik duygularını salıverin. Sonra da saf sevgi ile hayal kurun.
Düzenli olarak olmasını istediğiniz şeyleri olmuş gibi hayal kurun. Eğer kendi başınıza değiştiremeyecek gibiyseniz, gelin birlikte çalışalım.
Sevgiler