25 Ekim 2024
Tanrıça Kadınlar Okulu 3. Dönem’imizi İKİZ RUH olarak adlandırdık. İkiz ruh, bir varlığın beden alarak yaşama dahil olduğu en yüksek boyuttan en dibe düşene dek yaşadığı yolculuğun öyküsünü keşfetmektir. Haydi bu boyutlara isim verelim. 7. Boyutta, androjen yani cinsiyet olmaksızın yaşayan yüksek ruhlar vardır. Her beden alışta, o boyuta ait karanlığın bir kısmını bilinçaltımıza yerleştirmek, ve ışığımızın (Rabb’imiz) bir kısmını bedenin dışında tutmak zorundayız. Aksi halde bedene giremeyiz.
Orada sabit kalabiliriz. Ancak karanlık tarafımız ortaya çıkar. İçimizdeki ışığı, sevgiyi, şükürü, hizmeti kullanarak onu aydınlatabilirsek, ruhsal amacımıza erişiriz. Eğer aydınlatamazsak, bu kez, alt boyuta düşeriz
Alt Boyut Düşmek Ne Demek?
Her boyut, yaşam biçimidir. Ve aslında farkındalık ve bilinç seviyemizin göstergesidir. Örneğin, hepimizin bilincinde hem sevgi ve BİR’lik bilinci var, hem de korku ve düşmanlık var. Işık ve karanlık böyle tanımlanır.
Boyutları, iç içe geçmiş küreler (hologram/gerçeklik) olarak düşünün. Her küre, belirli seviyede ışık ve karanlık barındırır. Örneğin, üst boyutta ışık daha fazladır. Alt boyuta inerken, daha fazla karanlık daha az ışık bulunur. Alt boyuta düşmek demek, sevgi ve BİR’lik bilincinden, yani Rabb’bimizden uzaklaşmak zorunda kalmak demektir. 3. Boyut, ışığı oldukça az, kartanlığı yoğun bir boyuttur. Ancak, insan olarak ruhumuzun amacı, karanlığın dibindeki ışığı bulup, onunla BİR olarak karanlığı aydınlatmaktır.
Yükselmek İçin
Gibi adımları uygulamamız gerekir.
Kıyamet Zamanı Ne Demek? Neler Oluyor?
Karanlık dünya, kıyamet zamanlarında ortaya çıkar. Artık herkes onun sadece temsilcisi değil, bizatihi oyuncusudur. Dünyada ışıklı insanların, karanlıkla sınavı başlar. Bu tarz karanlık artmaya başladığında insanlar korkuya ve umutsuzluğa kapılırlar.
Oysa ki, kıyam, diriliş, ayağa kalkış demektir. İnsanın karanlığa bakarak, onun içindeki ışığı bulması, yargıyı bırakması, ve duygularına hakim olması gerekmektedir. Böylece, karanlığın kurguladığı toplumsal olaylar dizilimine mahkum kalmaz, kendi istedikleri olaylar dizilimini oluştururlar.
Böylece, cehennemin içinde kendi cennetlerini yaratırlar. Sınav budur. Yoksa, nefretle, korkuyla, öfkeyle hareket ettiklerinde karanlık alemin yani dark temple ın içindeki karakterlerden farkları kalmaz:
Cennetimizi Nasıl Yaratırız?
Etrafımızdaki karanlık kişi ve olaylardan muaf olarak bunu yaparız. Yani büyük bir korunma kalkanımız oluşur. Üstelik ilahi bir kalkandır bu ve her türlü karanlıktan daha güçlüdür.
Alt boyutlara inerek ışığımız küçülürken, o boyuta ait toplu bilincin birikimi olan karanlığın bir kısmını üstlenmek, zaten bizim karanlık alemimizi oluşturur. Bu karakterler, Allah’tan yani ışıktan kopuktur. Bu yüzden onlara ışığı yeniden hatırlatmak, hissettirmek, yaşatmak ve kendi kendilerine ışığa girmeye ikna olmalarını sağlamak gerekir.
Dark Temple karakterleri 12 tanedir. 4 tane asal efendi ve köle, 4 tane de onların gölgeleri, 2 tane ikiz ruhların gölgeleri vardır. Diğer ikisi ise ikizlerin yüksek ve ışıklı halleridir. Yani aslında Dark Temple yani karanlık alemde 10 karakter vardır ama hepsi diğer iki karaktere yani ışıklı olanlara birleşmeye giderler.
Şimdi, etrafımızdaki karanlığa bakarak, hangi karakteri temsil ettiğini bulmalıyız. Ve bu karakterin ışığa çıkmak için nasıl ve hangi cümlelerle, hangi kavramlarla ışığa geçebileceklerini buluruz. O cümleleri kendi hayatımıza adapte etmemiz gerekir. Ancak bu şekilde muafiyet sağlarız. Etrafımızdaki kişiler herkese kötü davranmaya devam ederken, biz muaf oluruz. Korunuruz.
Carl Jung’un ayna çalışması metodundan çok daha kısa ve kompakt bir çalışma sistemidir bu.
Bunun yöntemi için “Aslında İmkansız Yoktur” adlı kitabımdaki uygulamaları yapabilir, tek başınıza başa çıkamazsanız Tanrıça Kadınlar Okulu’muza kayıt olabilirsiniz.
Sevgilerimle,
Seda Diker